Bu dolunay da  dolunay gibi yine parlak

sertmiş, fırtınalı ve halılar yıkanmalı.

Sen Ağlama' konserine bilet alındı komşu şehre

çünkü konserlerde ağlamak ağlamaların en güzelidir.

Ben de bana kıyamam al yüreğim benim olsun...

AA'ya iyiki doğdunlar denildi ve Egm'e sene de bir gün!

Görüşemediğimiz uzaklıklarda sevgiler gönderildi yine

ve bu 23 Nisan da neşe dolduk. 

Neşe altından daha pahalı, gidilemeyen yollardan daha uzak şimdi.

Bir şeyler çok değişiyor alttan alta

biz yavaş yavaş

aradaki zaman farkını çaya karıştırıp içiyorum

uyuyorum sonra

kendimi görüyorum rüyamda sular içinde bambaşka yerlerde

Dur desek hiçbir şey durmaz

Bu içimdekiler gibi.

O zaman çayı iyi demleyelim.

Bşşk'ı gördüm, trenler gördüm, yıkılan evler gördüm, kg'i gördüm, Türkan Şoray'ı gördüm

Trenle İstanbul'a gidelim dedi Bşşk,

Onunla trenle İstanbul'a gitme ihtimalimi gördüm.

Sonra toprağın altından seslendi gerçeklik.

Anlamamışım bu güneşi tutulmayı, sertti dediler sümüklerim sandım, İran'dan İsrail'e füze sandım

Derin nefes aldım, yattım etraftaki tanıdıkların çıkardığı sesleri dinledim.

Aklıma düşene kulak vermedim.

Bu yas nasıl tutulacak kimbilir.

Kimbilir ne kadar daha acıyacak, ne kadar özlenecek.

                                                      Hep bu bizden fazlasını dert etmelerden,

hep bu hayatın tadının acımsı olanını sevmelerden

Çok erken 

Aklıma düştüğünde hemen arasaydım keşke! lerden

ve güneşten, tutulmadan, genzime dolan sümükten ve öksürmekten

düşünülmez oldu bu son iki yıl.

Neler olmuştu ki bu iki yıl. 

Bşşk gitti,

aramızdaki tüm muhabbetler ve sadece onun bildiği anılarımızla gitti.

Bir haberdi geldi 

bahar tomurcukları ile 

ve sessiz sedasız plansız

dedim: planlı olmaz bu işler, gelen bilir gelişini

zm.zm: kader gibi bir şey dedi.

Ne olursa olsun baharlar hep gelirdi

ve tomurcuk hep bir neşeydi.

Güzeldin çok güzeldin

öyle hissederdin arada

çiçek gibi özel gibi

üzerine bu toprağı atanlar da sevdiler seni

Hiç kaybedecek bir şeyimiz yokmuş gibi yol versek nehirlere

çökmesek kıyılarına köşelerine

çok mu zordu olanı olduğu gibi sevmek

avakadosuz kahvaltı yavanlığında şimdi bazı şeyler

ve iyi ki bazı dostluklar cinslerimiz karışmadan varlar

çiçek açmış badem ağacı gibi pembeli morlu bize bizi söyle

o kadar

Her yeni günün heyecanını kaygı ile karıştırmadan

jungkook dinlemeli

Olabilecek olanlar gözüküyor karşıda

Bazen birine inat olsun diye bazen içten bir merakla

Devam etmeli diyorum herkese 

ben de devam etmeliyim

Bir film peşine komşu şehire gidilir

istenirse gidilir

Film olmazsa sıcak bir kutuda içimiz ısıtılır

o yavrulardan biri benim sanki 

annemin tüyleri sarsa rüzgar yalasa

öyle uyudum uyku bembeyazdı

Bu dolunay bir atak getirdi

13. gündü yumurtalar yola çıktı

amuda kalktı hissizlik kandildi dua etti

uzaktaki hastalara rüzgar gönderildi serin serin

Rozalin yanımda kal dedi

anne olmanın eli tutuldu

üç yavru geldi bu dolunayda iki turuncu kayboldu

Zıpladı hissizlik biraz terledi dolmuşa bindi

çok sert soğuk bir rüzgar esti

Buradayız can'ım buradayım her şey yolunda

Bu da yine bir savaşın ortası ait olmadığım ama savaştığım

Dursam da savaşıyor gibiyim 

Kabul edelim bir arkadaşlık yok burda 

kalmamış sanırım 

öyle içelim kahvelerimizi o zaman karşılıklı 

Alev alev yandığımdaki bir his

çözülmeyen buzlarımı hatırlatıyor.

Neden bu kadar buz...

neden bu kadar önemsedim öylesine düşünceleri öylesine davranışları

gittim

Ben kendim, burada yine kendimle

bulutlara değmez başımız ama dik duruşumuz

Dünya bu kadar saçmalamışken

Her şeyi kendi başımıza kendimiz el yordamı ile buluşumuzu 

Kimsenin yol göstermediği bir yerde kendi yolumuzu aydınlatan ışığımızı

Her eşyi bilmesek de, bilmediklerimizi kalbimizle sezip aklımızla doğruyu muhakeme edişimizi alkışlıyorum...

Bedenimin her zerresine saygılarımı sunuyorum.

En önce ve ilk olarak kendime sevgilerimi sunuyorum. 

Bu dolunay My Mister ı götürdü.

Halbuki eve bir kaz girmişti ve uçarak çıkmıştı

Halbuki tozlanmış bir davadan haber gelmişti...

Halbuki ne kadar zorlansak da yaşamak gerekliydi.

Her şey geçiyordu...öyle böyle

sb dedi:Dunyanin iyice zıvanadan ciktigi zamanlarda guzel bir yerde olmak, kucuk guzel isler yapmak, sevdigin insanlar bulmak buyuk saadet, baska da fazla bir şey yok zaten.

evet ben kendim kendime bir yer seçtim dedim. Huzurlu olsun dedim, ben kendim...

Ben kendim

şimdi iyim...

Daha iyi olmak için düşlemekteyim....

Ben kendim, ben bir biri olarak

hem bir şey olmaya çalışarak hem olmadan

öylesine durup dururken ve duramazken hiç

biri dedi diye değil, desin diye değil

ben kendim, ben bir birilerinden biri olarak

içimin hatırladığı tüm sıkışmışlıkları bir kenara büzüp

ben kendim sadece kendi birim için BURADAYIM....dedim içime.

Hatırla ve sussun bu huzursun sesler

Biz de bir dolunay,

 görünmeye kendini açan 

ve her adıma şükrettiği gibi geri şükürlü geri dönüşler...

Hayalleri değil korkuları konuştuğumuz zamanlar

Neden buralardayız?

Nasıl biriktirdik bu kadar korkuyu?

Tanıdık olmayan helleriyle geldi korkular bu sefer

Hoş geldiler peki!

Ne istiyor birileri?

Bu hangi hikayenin ucu, hangi demlenmenin sonu

Bedeni eritsek katsak ruha ve böyle çırpınmasa, bulanmasa...

Bir kapak açıldı...

Bir kapak açıldığı zaman yanan yanlarımızın siyah  külleri 

Elimize yüzümüze bulaştığı zaman

Ardına bakmasakta, görmesekte  derindeki karanlığın islerini üzerimizde  tül gibi taşıdığımız zaman

Sadece bir rüzgarı beklerken çaresizce...ararken parlak bir şeyleri siyaha zıt, tülden ağır

Ve "nazar taş ben kuş" diyerek sırtımızı duvarlara vurup cevap beklerken   

Paslanmış demirden çok değerli vazgeçilmez gibi ama eski evlerimiz sökülürken susuz kalmış rüyalarımızda artık hayatımızda olmayan kahramanları ile...

Sarı bir Tavus Kuşu, boğum boğum çiçek yaprağı gibi kuyruğu ile yanıma geldi, 

Görünmez gibi yok gibi gelen yenileri, iyileri, hafifleri, istediklerimi parlattı.

Tabi ki bakabilirsin, tabi ki hak ediyorsun, tabi ki bu küller gidecek dedi.

Bayılmak ve yeniden ayılmak sorun değil dedim,

Rüyalardaki asansörlerden çıktım, merdivenler tırmandım

ayaklarımı suya sokup kendime asıl korkumu söyledim.

Korkabilirsin dedim.

Korkabilirsin

Suyu serbest bırak, yolunu bulur dedim.

Korkabilirsin

Çaresiz ve üzgün olabilirsin

Korkabilirsin

Durabilirsin

Sadece durabilirsin

Öylesine

Korkabilirsin

Herkes korkar!

Suyu serbest bırak, rüzgarı bekle, parlayan boğum boğum sarıyı kabul et!

Bir güneş tutuldu yine,

hastane bakımı ile

diyet mi, virüs mü, su mu derken

dümdüz yatıldı. 

Biri bana baksın diyerek tavana bakıldı!

Sonra alırsın! diye dediklerimi 

şimdi kepçeyle versem de almıyor.

zamanında kendin için beş şey yapamayanlar

yemeği çok çiğneyerek yolculuğunu uzatmanın hesabında

iki saat önce, kırkbeş dakika sonra içilenler boğaza dizilmiş acı bir şarkı ile sulanıyor

mevsim odunların sırtta taşınma mevsimi

bir sivilce patlıyor tam iki kaşın arasında ve

A. mine  üç haneli rakamlara geçti, aklına yüz demek hiç gelmiyor

Onca yolları dolanmış ben atacağım adımları saymadan yola çıkamıyorum.

İçimizdekileri süpürürken 

yeni aylar dolunaylar yine gelip giderken

gittikçe annem bana benzemeye başlarken

Varlığımın derin gölgesi gelince yine

varlığın lifleri temizlenmek isterken

olsun yorsun

çok içten bir iyilik halidir bekleyen

Akreple Tanışma

"Purificatio (Varlığın liflerinin yıkanması) aracılığıyla içgüdüsel psişenin nasıl tasnif edileceğini, onarılacağını ve yenileceğini öğreniriz. 

Vasalisa'nın sonraki görevi kulubeyi ve avluyu süpürmektir. Doğu Avrupa masallarında, süpürgeler genellikle çalı ve ağaç dallarından, bazen de sırım benzeri bitkilerin köklerinden yapılmıştır. Vasalisa'nın işi, yerlerdeki ve avludaki bitkisel maddeden yapılmış bu nesneleri süpürmek ve etrafı döküntülerden temizlemektir. Akıllı bir kadın, psişik ortamını düzenli tutar. Bunu zihnini açık tutarak, çalıştığı yeri temiz bırakarak, fikirlerini ve tasarılarını tamamlamaya çalışarak gerçekleştirir. (Organik tarzda çalışmak, basitleştirilirse, aşırı entelektüelleştirmek yerine, hissetmeye duyumsamaya dayanmaktadır. On yaşındaki bir çocuğun anlayabileceği şekilde düşünmek yararlı olur.) " Kurtlarala Koşan Kadınlar s: 112 

Ev'de bir bakışla karşılaşmak

Ev'den bir boşluğa bakabilmek

Ev'de kuşun çocukların sesini duyabilmek

Evde ilk gecenin sabahı 

Bu gün buluşmuştu filmdeki yumuşak sarı saçlı kadınla henüz olmamış oğlan

bugün sevmediğim biri dünya evine girmişti

Bu gün annemin midesinde bir kamera gezmişti

Bu gün karşılık verilemeyen sevgilerin huzursuzluğu hatırlanmıştı

artık cırcırların sazlı gecelerden duyulamaz olduğu bu şehirde

Bir semaver çay kim bilir ne kadar da olmuştu

yeni bir şarkı keşfedilmiş ve arabada yüksek sesle dinlenip

mezarlılardan geçip evlerimize yürünmüştü.

Bu bir muhasebe olmamalı dedi üst üste duran yedi taş

güzel rüyalara dalmalıyız hep beraber ve güzel uyanmalıyız her sabah sadece.

Böyle doğmalıyız her gün.

Haydi uyuyalım... dedim.

Güzel şeyler hep olur, 

Sevincimizde ve gururumuzda bile bir taraf olmamız gerekiyormuş gibi bir yalan var

EvET var ama inanmayabilirim,

9 taşı üst üstte koyup bir anda

dileklerimle niyetlerimle hayatımı sevmeye devam edebilirim.

Kızgınlıkla, öfkeyle bana bulaşıp benden çalanları 

göklere havale edebilirim.

Yaptım hep yapabilirim.

eski bizi bizim için saklar gibi eski arkadaşlar ama hep yeniden tanışır gibi

tüm keşkeleri, iyi kileri konuşur durur, eskileri toz bezi yapıp yenileri giyinir gibi

Durmuş saatleri çalıştırır  bağırsakları boşaltır gibi, ikinci bahar gibi

baharlar hep gelir gibi

işimiz gücümüz var ama sarılmayı unutmayalım gibi...

Cn dedi: Hep üzülmüşümdür seninle olabilecek zamanları kaçırdığım için

dedim: Yine de şükürler...etrafımızdaki her şeyin darlığına hapsolup kendimizi darlamayalım, her şeyden ayrı kendi bahçemizi sulayalım, kendimizi kaçırmayalım.

Hıdır ve Ellez yine kavuşacaklar mı?

Hayal seni kuracağım nerde olursan ol

Beraber çiçek açacağız mayıslarda...

erteleme

beni izlerken hayal kuran sen;

arkandayım, her zaman buradayım, bu yüzden fazla endişelenme.

düşmekten korkuyorsan seni seve seve tutarım

böylelikle benim gibi acı çekmeyeceksin

 

hayalleri için az uyuyan sen;

dinlenebilirsin, bunda sorun yok

bugün hayal bile kurma.

bana o küçük gülümsemeni sessizce gösterdiğinde

sonunda rahat bir nefes alıyorum.

 

yürüdüğüm bu yol,

gerçekten yürünmesi zor olabilir.

sana çiçekli bir yol gibi görünmüş olabilir

fakat başlamadan önce, umarım bunun düşmanlarla çevrili dikenli bir yol olduğunu biliyorsundur.

umarım yoluna çiçekler saçan kişileri unutmazsın.

 

sen gülerken ağlayanları unutma

o insanlar senin gülüşün sayesinde yaşıyor

tekrar eden günlük hayatta, silindiğimde

eğer her şey bunaltıcıysa, dinlenmende sorun yok.

 

dünyadan nefret ettiğinde yüksek sesle ağlayabilirsin,

seni kucaklayan eller seni gösteren parmaklara dönüştüğünde

derin bir iç çekip "bu berbat" diye bağırabilirsin.

çünkü sen de herkes gibi insansın.

 

neden bu yalnız ve acı verici yolu seçtin?

zaman geçse bile amacının ne olduğunu unutma

umarım hayallerin birer hayal olarak kalmaz

ne olursa olsun, ben seni destekleyeceğim.

 

yapraklar kuruyup düştüğünde

seni koruyacağım, iyi geceler

sis kaybolduğunda gideceğim, elveda

çiçek açan bir hayal

 

beni izlerken hayal kuran sen;

arkandayım, her zaman buradayım, bu yüzden fazla endişelenme.

düşmekten korkuyorsan seni seve seve tutarım

böylelikle benim gibi acı çekmeyeceksin

 

hayalleri için az uyuyan sen;

dinlenebilirsin, bunda sorun yok

bugün hayal bile kurma.

bana o küçük gülümsemeni sessizce gösterdiğinde

sonunda rahat bir nefes alıyorum.

 

burası silahsız bir savaş alanı

yol arkadaşların düşmanların.

sayılar şiddetlidir ama güzeli, iyiyi ve kötüyü gösterir.

eğer başkalarını öldüremeyeceksem ölmem gerek.

ama burası bir boks ringi değil, öyleyse neden birini öldürmem gerek?

 

sevdiğin bir şeyi sevmemeye başladığında,

dileklerin rüzgar tarafından uçurulup gittiğinde,

sorun değil, zaman geçtikten sonra, tüm bunlar birer hatıra ve ders olacak

unutma, dünyanın fazla sabrı yok

başkalarının hatalarına asla gülme çünkü bu bir gün başına gelebilir,

başarınız tasmanız ve prangalarınız olacaktır.

dahası, ipte yürüme hissi seni boğmaya başlayacak.

öyleyse sadece yüksek sesle gül, dünya süzülüyormuşçasına.

nerede olursan ol takılmaya devam et

umarım hayallerin birer hayal olarak kalmaz

ne olursa olsun, ben seni destekleyeceğim.

 

yapraklar kuruyup düştüğünde

seni koruyacağım, iyi geceler

sis kaybolduğunda gideceğim, elveda

çiçek açan bir hayal

 

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

 

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

her şey yoluna girecek.

 

hayal et, yaratılışında ve ömrünün sonunda yanında olacağım.

hayal et, nerede olursan ol sana cömert davranacağım.

hayal et, tüm zorlukların sonunda çiçek açacak

hayal et, başlangıçlar zayıf görünse de, sonun harika olacak.

 

son yaprak düştüğünde

seni sımsıkı tutacağım

gökkuşağının sonuna geldiğimizde

sana veda edeceğim, hoşçakal.

çiçek açan bir hayal

 

beni izlerken hayal kuran sen;

arkandayım, her zaman buradayım, bu yüzden fazla endişelenme.

düşmekten korkuyorsan seni seve seve tutarım

böylelikle benim gibi acı çekmeyeceksin

 

hayalleri için az uyuyan sen;

dinlenebilirsin, bunda sorun yok

bugün hayal bile kurma.

bana o küçük gülümsemeni sessizce gösterdiğinde

sonunda rahat bir nefes alıyorum.

hayal.  (August D_Snooze)

yvcn

Çok heyecen verici gelişmeler

neden korkutuyor

yaşamın sevinci kendiliğinden değil de neden hep bir gayretle 

Kendim için bir yazı yazdım

sakızımı Manuel De Landa'nın üzerine koydum.

Mls dedi: bize dizi şarkı yollayabilmen için kendini günde 1 kere fantazik bi ortamda hayal etme ödevi veriom sana...

Bilse şu sakız gibiyim bu konuların üzerinde 

tam şimdi bir daha paketlenmiş kahve almayacağım diye düşünüyorum

yvcn

Yine güzel günlerimiz oluyor gibi bir yerlerde karanlık büyüse de

çay, sakız ve hip hop...

'After Bts' ler birikirken

Karşımda dut, ha tomurcuklayacak ha susacak duruyoruz

Durmak sular seller gibi ve yer gök yerinden oynamalı bu aralar

Birilerinin evleri başlarında biz hiç evi olmayanlar ve babadan evi kalanlar ev yapıyoruz bu yaşta,

yine kuşlara bulgur atıp evreni beslediğimizi zannediyoruz.

kötü günler içinde de güzel günler oluyormuş dedirtti dün

tanışılan yeni insalar 

tesadüfler

güzel hediyeler

arkadaş rüyaları

ama oturmuş taş bir kere, ağırlığınca göğsümüzde yine.

Ve hiç bir faydalı şey yapmıyorum gibi ne kendime ne kimseye!

taş gibi durmuştum taşlar yerinde durmadı

korku gerçekti ama zihnimiz hayal gibi

taş gibi durmak nedir öğrendim

https://soundcloud.com/yuvacan-atmaca/kar-gibi-dus-04022023_bed-camila-cabello-type-beat?si=fc129c1442944afb8fde9f561b6748b6&utm_source=clipboard&utm_medium=text&utm_campaign=social_sharing

Bulutlar Kaya Yula'yı getirdi.

Yeni yıllarda...

Uçaklar çok erken kalkmasın, kimse metrolarda ayılıp bayılmasın

Çocuklar okula bu kadar erken gitmesin

Dizler ağrımasın, herkes hoplasın zıplasın

Kimse istemeden bir yerden bir yere taşınmasın

Burunlar akmasın, sinüsler tıkanmasın

Rüyalarda yılan ısırmasın

Kötüler kötülükler kendiliğinden sönsün, hakedenler parlasın

Bir değersizlik, yıllarca birikmiş içimizde

bir taşınma ve bir hastalıkla saçıldı ortaya

İki sunumla yenilenen bazı fikirler yeniden başlama için sırtımı sıvazlıyor.

Kendime ne kadar güvenmeliyim değil, kendime niçin güvenmeliyim?

Kendime kendim için güvenmeliyim....

Kendime nasıl güvenmeliyim......

Kendime "0" kadar güvenmeliyim....

G.tğ: Otorilerle dedi, sol diz dedi ilişkili olabilir dedi.

Mls: Ben de seni otoritelerle ilişkimle alakalı düşündüm dedi.

Tesadüf mü dedim.

Sağ avucum kaşındı kendime yakıştırdığım bir şey oldu bir de bu sabah.

Değerimi değersizleştirmeden konuştum gibi.

Bu yaşta yine de kendimle gurur duydum ve

daha büyük bir akış var neyseki dedim içimden.

Yeniden inandım inanmam gerekenlere. 

 

STUTZ iyi gelmişti bir akşam önce!

Rock star edesaı ile bir ingilizce sunum!

Bir rüyayı onurlandırmak

Sakladığım içi doldurulmuş anlamlarla anlamsız bu oda yabancı 

Yarım yamalak kapanan perdeleri ile o ışıksız oda benim  değil

Hissettiğim tüm bu yabancılıkla, ordaymış gibi duran o ben ben değilim.

Beni olmayan duygularımla körleyen ora bende değil

bıraktıklarımı alıp aldıklarımı bırakıyorum

Bahane aramıyorum 

Bir ormanı dolanıp gelen rüzgarı giyinmek istiyorum

İçime çekip ağaçların selamını yalınayak yürüyorum 

dedi içim. 

Sebepsiz hüznümüz

Bahçeden gökyüzüne delik açan ve bir ağacı kurtlardan kurtarmış olabilecek vahşi budamanın ağacı öldürmüş de olabileceği ihtimalinden ya da

Bahçemizin ışığı artmış olsa da uykumuzun gece bizi ansızın terkedişindeki yalnızlıktan

ya da rüyaya giren akrebin siyahındaki korkudan

ya da  yaşadığımız kasabanın turizm kurbanı edilişinin kanlı törenlerinin neşeli kutlamalarından olabilir.

Hüzün hüzündü ve neşe neşe

hiç bir zaman birbirlerine karışmadılar.

Kıyamet günü senaryolu bir rüya sonrası çok uzaktan bir şekilde bana ulaşmış mesaj

Vücudumun bağları çok zayıf iken bazı insanlarla çok sağlam bağlar kuruyor olmak

hiç anlamadan, ne acayip! Buradan da selamlar...

Bu güneş tutulması sonrası sahte Putinler geldi,

Kore'de genç insanlar ezildi,

İran isyanı başladı

Mls bugün gitti

Gitmeden iki MR çekildi

Bağlar pek bağlanmamış farkedildi!

Bir güneş tutuluyordu, 19 yıl öncesini de hatırlatarak,

Mls'i buralara getirerek...

Bir süleymancık haber verdi, ama neydi...

Yine gidilemeyen bir BTS konseri yine de neşelenmemize yetti...

Her zaman minnettarız..

Hani neşemiz...

Yine bir savaş meydanında yutuldu 

Birileri menfaatleri tepsi ile sunarken 

Canımız acıdı yine

İlla meydanda harcayacaksın nefesini dediler

Biz şarkı söyledik illa

Neşemiz gururlandı çiçek açınca çocuklar...

Bir yerde olmak ne anlama geliyordu.

Tozlarını yutunca bu taşların onlardan mı olduk ki

Gitme ihtimali bir ayrılık acısına döndü..

Her zaman loop eden bu sıkkınlıklar esip

çalmasalar elbisemize toz olmuş neşemizi

Neredeyse ellerimiz yıkamayız, kıpırdamayız

ama yine de eser pencereden kapıdan her zaman....

Çin felsefesi ise Ma Yüan veya Shén Chou'nun tablolarında dağların sisi arasından beliren eğri büğrü ağaç dalları gibi bir ruhla dolu gibidir.

Çinli ressamların çevrelerini nasıl resmettiğine şekil veren şey de Budist ve Taocu hareketlerin yükselişidir. 

Ma Yüan; c. (1160–65 – 1225)

Shěn Zhōu, (1427–1509)

Kadın olduğumuz için değil, ellerimiz olduğu için de değil, düşündüğümüz için değil, insan olduğumuz için değil, canlı olduğumuz için bile değil.......belki varolduğumuz için, şimdi ve burada birlikte olduğumuz için taşlara baktık!

Abdülkadir Şahin, Berfin Demir, Berfin Büşra Özel, Elif Sıtran Akın, Halil Dağdeviren, İzettin Yıldız, Muhammed Karaaslan, Tuba Orak