28 Eyl 2022


Bir yerde olmak ne anlama geliyordu.
Tozlarını yutunca bu taşların onlardan mı olduk ki
Gitme ihtimali bir ayrılık acısına döndü..
Her zaman loop eden bu sıkkınlıklar esip
çalmasalar elbisemize toz olmuş neşemizi
Neredeyse ellerimiz yıkamayız, kıpırdamayız
ama yine de eser pencereden kapıdan her zaman....

25 Eyl 2022

Çin felsefesi ise Ma Yüan veya Shén Chou'nun tablolarında dağların sisi arasından beliren eğri büğrü ağaç dalları gibi bir ruhla dolu gibidir.
Çinli ressamların çevrelerini nasıl resmettiğine şekil veren şey de Budist ve Taocu hareketlerin yükselişidir. 

Ma Yüan; c. (1160–65 – 1225)



Shěn Zhōu, (1427–1509)





18 Eyl 2022





Kadın olduğumuz için değil, ellerimiz olduğu için de değil, düşündüğümüz için değil, insan olduğumuz için değil, canlı olduğumuz için bile değil.......belki varolduğumuz için, şimdi ve burada birlikte olduğumuz için taşlara baktık!

Abdülkadir Şahin, Berfin Demir, Berfin Büşra Özel, Elif Sıtran Akın, Halil Dağdeviren, İzettin Yıldız, Muhammed Karaaslan, Tuba Orak

13 Eyl 2022




Bir akrep evinizi ziyarete geldiğinde ölmesi gerekir.
Sadece görüntüsünün bedende yarattığı ürperti atalarımızın korkusu mu?
Bu yüzden mi inşaa ettik bu kentleri gerçekten.
Dışımıza kabuk olsunlar evimize akrepler girmesin aslanlarla karşılaşmayalım diye mi?
Akrepi öldürdükten sonra bile içimizde duran bu vicdan azabı nedir peki?

9 Eyl 2022

Dünya'nın tarihindeki önemli dönemlerin süreleri, daha önceki çevresel istikrarsızlık dönemlerindeki değişimlerin hızları, yeraltı suları gibi "doğal sermayelerin" varlık süreleri gibi zaman ölçeklerine yabancı. Dünya'da kendimizin ortaya çıktığı zamanın öncesine karşı çocuksu bir ilgisizlik ve inanmazlık sergiliyoruz. Kahramaları insan olmayan hikayelere burun kıvıran pek çok kişi doğa tarihine aldırmıyor. Dolayısıyla duygularımızda ayarsız olduğumuz kadar "zamansızız", zaman cahiliyiz.
..Gezegenin tarihi konusundaki bu bilgisizlik, çağdaşlık konusundaki iddialarımızı da temelsiz kılıyor.

Jeolojiye giriş dersinin daha başlarında öğrenciler kayaların isim değil yüklem, çeşitli süreçlerin -bir yanardağ patlaması, bir mercan resifinin oluşumu, bir dağ sırasının yükselişi- gözle görülür kanıtı olduğunu kavramaya başlar. s.18

...
Dünya'nın hikayesinin görkemi de perderpey ortaya çıkan, kısa motiflerin gezegenin tüm tarihi boyunca yankılanan uzun tonlar üzerinde koşuşturduğu hareketlerin iç içe örülmüş ritminde yatar. Birçok jeolojik sürecin temposunun, pek de bir  zamanlar sanıldığı gibi larghissimo (mümkün olduğunca yavaş) olmadığını öğreniyoruz. Dağlar artık gerçek zamanlı olarak ölçebildiğimiz bir hızla yükseliyor; iklim sisteminin artan hızı da süreci on yıllardır izleyen araştırmacıları bile şaşırtıyor. (ölçebildiğimiz hız)

Belirli bir arazinin morfolojisinin nedenlerini anlamak, sıradan bir sözcüğün kökenini öğrenmenin sunduğu iç görüye benzer bir aydınlanmaya yol açar. s: 28 
...
Dünyanın dini dogmalar ve siyasi düşmanlıklarla her zamankinden daha çok bölünmüş göründüğü bir zamanda, bütün tarafları giderek içinden çıkılmaz hale gelen çevresel, sosyal ve ekonomik sorunları dürüstçe tartışmak üzere masa başına getirecek ortak bir felsefe ya da ilkeler listesi bulmak için pek fazla umut yokmuş gibi gözükebilir.  Ama jeolojinin toplumcu mirası belki de bu sournları hakkındaki düşüncelerimizi yepyeni bir yaklaşımla farklı bir çerçeveye oturtmamızı sağlayabilir. 

..zira hepimiz tektonik, hidrolojik ve atmosferik alışkanlıkları ulusal sınırları aşan bir gezegenin vatandaşlarıyız ve bu gerçek bizi birleştiriyor...belki uçsuz bucaksız geçmişiyle Dünya'nın kendisi tüm ulusların kulak vermekte birleşebileceği siyaseten tarafsız bir anlatım sunabilir.s:29


Toprak, ormanlar,su gibi doğal kaynakları ulusun geleceği adına korumak bir zamanlar bir yurtseverlik davası, yurt sevgisinin bir kanıtı sayılırdı. Şimdiyse, tüketim ve parasallaştırma tuhaf bir şekilde (artık şirketleri de kapsayan bir kavrama dönüşmüş olan) iyi vatandaşlığın göstergeleri arasında sayılır. Öyle ki, “tüketici”sözcüğü neredeyse “vatandaş” ile eşanlama gelmiş durumda ve bu durum kimseyi rahatsız etmiyor.  “Vatandaş” sözcüğü zihinde katılım, katkıda bulunma, verme ve alma eylemlerini canlandırır. “Tüketici” ise ..s:23




...başka alanlardaki bilimcilerin jeoloji konusundaki bilgisizlikleri ve ilgisizlikleri önemli çevresel sonuçlar doğuruyor. Soğuk savaş yıllarında fizik, kimya ve mühendislik alanlarında kaydedilen büyük ilerlemeler-örneğin nükleer teknolojilerin geliştirilmesi; yeni plastik, tarım ilaçları, yapay gübre ve soğutucu kimyasalların sentezlenmesi; tarımın mekanizasyonu;karayolları ağının genişlemesi - bir yandan benzeri görülmemiş bir refah dönemi başlatırken, öte yandan da bedelini sonraki kuşakların ödeyeceği, yeraltı sularının kirlenmesi, ozon tabakasının tahribi, toprak ve biyoçeşitliliğin kaybı ve iklim değişimi gibi karanlık bir miras bıraktı. Bu başarıların gerisindeki bilimciler ve mühendisler bir yere kadar hoş görülebilir. Çünkü eğer bir kimse doğal sistemleri büyük ölçüde basitleştirilmiş biçimde düşünmek, idealize edilmiş yasaların uygulanabilmesi için detayları budamak üzere eğitilmişse ve bu sistemlerdeki bozulmaların zaman içinde alacağı biçimler konusunda bir deneyimi yoksa, o zaman bu müdahalelerin istenmeyen sonuçları süpriz olarak ortaya çıkar.

Artık gezegene kontrollü bir laboratuvar deneyindeki basit, öngörülebilir, pasif bir cisimmiş gibi davranmanın bilimsel açıdan bağışlanabilecek bir yanı olmadığını öğrenmiş olmamız gerek. s: 25


Mikroskop ve teleskop nasıl eskiden göremeyeceğimiz kadar küçük ya da uçsuz bucaksız uzay parçalarını görünür kılmışsa, jeoloji de bize zamanı insani deneyimlerimizin sınırlarının ötesine geçerek görebileceğimiz bir mercek sunuyor:s 27


Bjornerud,M.,(2018), Time Fulness How Thinking Like a Geologist Can Help Save the World, Princeton University Press,


Haydn'ın bir yaylı sazlar dörtlüsü için bestesini seslendirmek on sekizinci yüzyılda ne kadar sürüyorsa, yirmi birinci yüzyılda da o kadar sürer. Yani ortada gelişme falan yok! Bu bazen, bu açmazı ilk açıklayan
ekonomistlerden birinin onuruna "Baumol hastalığı" diye adlandırılır. Bunun bir hastalık olarak görülmesi, zamana karşı tavrımız ve Batı'da bizlerin süreç, gelişme, olgunlaşmaya verdiği düşük değer hakkında çok şey söylüyor. s:23 

Baumol hastalığı: iktisatcilar william j. baumol ve william g. bowen 1960'li yillarda tanimlamislar
emek gerektiren işlerde gereken süre dolayısıyla iktisadi anlamda istenen verimlilik elde edilemiyor. Emek süre ilişkisi aynı ücretler artıyor meselesi..


Bjornerud,M.,(2020), Yeryüzünün Zamanı/Bir jeolog gibi düşünerek dünyayı kurtarabilir miyiz?, Çev. Raşit Gürdilek, Metis Yayınları, İstanbul, ISBN-13:978-605-316-196-7



Ne devirler sona eriyor
Biz hiç ölmeyecekmişiz gibi susuyoruz

7 Eyl 2022


 
Bu eylülde taşı anladık yine. Anlamak susuzluk gibi geçmiyor, rüya gibi uyanınca bitmiyor.
G.Tğ dedi ki: Belki içteki mükemmeliyetçi ve güvensizin kavgasıdır bizi yoran.
Dedim: Belki anlamak değildir yorgun olan.
Böylece eylül geldi havalar hiç soğumadan, bedenin sızıları terledi, omuzlar tutuldu...