Yazının mimari ile ilişkisi kanıta tutulan kötü bir ayna gibidir, mimarinin kendisi olan ve mekan, ışık ve maddeden oluşan bölgeye dalma şansımız daha çok sözcüklerden arınmış bir sesizlikte gerçekleşir. Mimari kanıta erişemeselerde sözcükler öncü bir fikri temsil ederler. Sözcükler etkisini yitirdiğinde bile, mimari yapıt aynı etkiyi korumaya zorlanır. Sözcükler doğru yönü işaret eden oklardır, bir araya geldiklerinde bir mimari amaçlar haritası oluştururlar.
Aşağıda geçen on yıl boyunca oluşturduğumuz projeler için katalizör görevi yapmış bir takım seçilmiş düşünceler yer almaktadır.
Mimarlık konuma bağlıdır.Müzik, resim, heykel, sinema ve edebiyattan farklı olarak taşınmaz konstrüksiyon, bir yerin yaşantısıyla kaynaşıktır. Bir binanın yerleşim alanı, onun oluşumunu belirleyen herhangi bir girdi olmanın ötesinde bir şeydir. Onun fiziksel ve metafizik temelidir.
Arsa ve binanın işlevsel yönlerinin, bakış açılarının, güneş açılarının, sirkülasyonunun ve girişlerinin çözümlenmesi mimarinin " metafiziği"gerektiren "fiziğidir". B u bağlantı yada dolaylı bir neden aracılığıyla bir bina, yerleşim alanına göre biçilmiş bir şey olmaktan ötede bir değer taşır.
Yapı, konumlandığı yerle kaynaşarak ve bir konumun anlamını kendisinde toplayarak fiziksel ve işlevsel gereksinmelerden aşkınlaşır. Mimarlık bir çevreyi açımlamaya hizmet ettiği sürece, oranın bütünlüğüne vermez. Bir arsayı değerlendirmek onun içinde yer aldığı" bağlamın"ın basiteindirgenmiş bir tekrarı değildir; bir yerin herhangi bir yönünü ortaya çıkarmak oranın görünümüne uygun olmayabilir. Bu yüzden alışılagelmiş görme biçimleri pekala kesintiye uğrayabilir.
Mimarlık ve yerleşim alanı yaşantısal bir ilişkiye, metafizik ve şiirsel bir bağlantıya sahip olmalıdır. Bir mimari ürün, bir yapı ile konumu başarılı bir biçimde kaynaştığında bir üçüncü durum ortaya çıkar. Bu üçüncü gerçeklikte gösterilen ve gösteren bütünleşir; ifade, yerleşim alanına bağlı olan düşünceyle ilinti kuran bir şeydir. Önerilen ve örtük olan bir amacın farklı yönleridir.
Bir binanın tek bir konumu vardır. Bu tek yerde, binanın tüm amaçları toplanır. Bina ve konumu mimarlığın başlangıcından beri birbirini belirleyicidir. Geçmişte bu bağlantı bilinçli bir çaba olmadan, yerel malzeme ve işgücü kullanımıyla, o alanın tarihsel olaylar ve mitoslarla yaptığı çağrışımlar aracılığıyla açığa çıkmıştır. Bugün mimarlık ve konum arasındaki bağlantı, modern yaşamdaki yapısal dönüşümlerin parçası olan yeni yollarla kurulmalıdır.
Yapı alanının ilk algılanışı sırasında akla gelen fikirler, başla-tıcı düşünceler üzerinde yapılan derinleşmeler ya da mevcut topografyanın yeniden irdelenmesi yeni buluşların ana çerçevesini oluşturabilir. Bu buluş türü, evrensel mekandan farklı, göreceli bir mekana odaklanır ve bağımlı bir egemenlik alanında konumlanır.
Mimarlık bir uzanım, bir yerle göreceli olarak ilintili mutlak anlamlar oluşturan bir uyarlamadır. Yeni bir ürün, varolan kuruluşların tersyüz edilmesi niteliğinde olsa bile,onun düzeni soyut mekanın genel özelliklerinden farklı bir yönünü kapsamaya veya özel bir anlamım aydınlatmaya çalışır. Özgül olanın içinde bir ideal, görece olanın içinde bir mutlaklık vardır.
Uxmal'daki manastırın avlusunda durduğumuzda, zaman saydam,işlev ise bilinmez niteliktedir. Güneşin yörüngesi mimariyle mükemmel bir biçimde uyumludur. Çerçevelenmiş manzaralar uzaktaki tepelerle bağlantılıdır. Balo avlusundan aşağı inerken, "KaplumbağalarEvi" ne tırmanırken ve tekrar büyük avluya baktığımızda elde edilen yaşantı,mimari güzelliği aşar. Mimarlık ve yerleşim alanı olgusal olarak bağlantılıdır.
Louis Kahn'ın Salk Enstitüsü'nde günün belirli saatinde, merkez avluyu ikiye bölen yarığın içinden akan sudan yansıyan ışık, okyanusun üzerinden yansıyan ışıkla birleşir. Okyanus ve avlu, suyun üzerinden yansıyan gün ışığı olgusu yoluyla birleşir. Mimarlık ve doğa ( konumlandıkları) yerin metafiziğinde bütünleşir.
Oregon'da verimli ve büyük bir vadide, Angel Dağı'ndaki Be-nedikten Manastırı'nın ucuna gayri muntazam bir form takılır. Tepe üstündeki manastır, bahçeden yaklaşıldığında alçak, tek katlı, mitevazı bir bina görüntüsü verir. Bir kez içine girildiğinde, yeryüzü ve gökyüzünün dalgalanan panoraması içinde özgürce yerleştirilmiş,dışarı ve aşağı doğru yönelen bir mekan patlaması gözler önüne serilir. Aalto, manastır platosunun kıyısını tamamlamış, çalışmak ve düşünmek için dingin bir mekan şelalesi yaratmıştır. Mimarlığın nitelikleri, konumunun nitelikleri ve anlamı ile yekvücuttur.
Japonya'daki büyük ise tapınakları her 20 yılda bir,iki komşu arsadan biri üzerinde yeniden inşa edilir. Her tapınağın iki arsası vardır. MÖ 4. yüzyıldan beri süregelen bu dini edimin gizemli gücü, en çok bir sonraki 20 yılda yapılacak yeni komşu tapınağı taş bloklarıyla hazır bekleyen boş arsada açığa çıkar. Zaman ve mekan, kapılar ve çitlere asılıp 10 günde bir değiştirilen kağıt süsler ( sakaki) ile daha da birbirleriyle ilişkili kılınır.
Adalberto Libera'nın Capri'deki Malaparte Evi mekan, ışık ve zaman içinde düzenin gizemli bir örneğini oluşturur. Basit duvarları kaya ve uçurumlara karışarak, kendini güneşe sunan garip bir platform gibi Akdeniz'den yükselir. Bu üslubu, ayırt edilebilen cepheleri bile olmaksızın, zamanın üzerinden sıçrayarak konumuyla bütünleşir.mimari matterın madde olmaktan cıkısı
boyut çağdaş dünya mimarları dizisi 2 steven holl kitabından alıntı
Anchoring, prıncton architectural press, New York, 3. baskı, 1991, s.9-11 çeviren :aslı şener
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder