Tüketmek Zorunda Olduğum Enerji Fazlalığı İşlemek İstediğim Günahlar Kısaca deryada deryalıklar!
31 Ara 2012
23 Ara 2012
yine çok geç
yine bir mls ve ben
bir taslak hazırlandı benden öte
boşluklar doluluklar üzerine...
iyi geceler
yine bir mls ve ben
bir taslak hazırlandı benden öte
boşluklar doluluklar üzerine...
iyi geceler
22 Ara 2012
aa dedi: seni görmek, seninle yıldızlar dünyasına dalmak da büyük keyifti. siz büyüyüp büyüyüp balon olduysanız, benim çoktan patlama vaktim gelmiş geçmiş demektir. sevgiler
* kedehleri gördükçe kafa çekesi geliyor insanın, çok kıyak!
Friday, December 21, 2012 8:54 PM
21 Ara 2012
20 Ara 2012
ilk kar
ilk kar
kıyametten önceki son gün
perde desenli pantolon ile ilk taciz
ve gardımızda bir düşme...
kıyametten önceki son gün
perde desenli pantolon ile ilk taciz
ve gardımızda bir düşme...
16 Ara 2012
her şey olur diyorum
basit düşün diyorum
ama düşünce ve eylemi ayrı ayrı düşünmek hiç basit olmuyor...
ne gerek var diyorum, nereden çıktı diyorum
eksiklik güzeldir diyorum
eksik olmak davettir belki diyorum yeni birşeylere
evet gelsin diyorum
basit ve eksik düşünelim o zaman
diyorum diyorum da dinlemiyorum bir türlü...
14 Ara 2012
Bir ceviz kıracağın olmalı dedi annem
11 Ara 2012
Hayatta en orta yer bir muvaffakiyetmiş, olmazsa siz bir ham ervah olarak kalacakmışsınız gibi algılandığı için, kenar köşe duruşlar beceriksizlik, çolpalık, yetersizlik gibi algılanır. Oysa hayat insanı yok etmek için ortaya çeker. Köşede durana bir şey yapamaz. Ortadakini öğütür, dişini geçirir, törpüler, kendi kabulü buna bağlıdır. Ortaya attıklarına tevessül edilmeyince hayatın silahı kalmaz.
İnsan buna mukavemet etmeyi becerebilse her şey olur, yalnızlığa tahammül etse hayal edemeyeceği şeyler olur.
Çinekop oltanın ucundaki kuru ekmeği yememeye dayansa kofana olur.
Şule Gürbüz/Bir+Bir
İnsan buna mukavemet etmeyi becerebilse her şey olur, yalnızlığa tahammül etse hayal edemeyeceği şeyler olur.
Çinekop oltanın ucundaki kuru ekmeği yememeye dayansa kofana olur.
Şule Gürbüz/Bir+Bir
evrn dedi para elinin kiri
ben de dedim ki: evet öyle ondan ellerim tertemiz
ben de dedim ki: evet öyle ondan ellerim tertemiz
10 Ara 2012
Balon olduk biz...
Büyüdük büyüdük balon olduk
söylenmemişler içte, dışta bir gerginlik
Bir iptir tutar ağzımızdan sıkı fıkı
O iptir
dal desen degil!, kök desen hiç!
o iple sıkı sıkı herşey
o iple gitmeler, dönmeler
o iple yalnızlık, o iple bağlılık
Büyüdük, büyüdük biz balon bile olduk
rüzggar savurur
dokunmalar acıtır artık!
2012.12.10
9 Ara 2012
pasiflik de hoyrattır bazen
acıtır,
7 Ara 2012
Hediye alırken karsıdaki acaba begenir mi? begenmez mi? kaygısı ile davranıp,
kendi hediye alma heyecanını kullanmayan insanları cok sevmiyorum.
Kadınlar bu konuda da daha cesurdur kanımca. Kendi mutlulukları icin
hediye alırlar.
İste ben bana büyük bir cesaretle, bedenimi bile bilmeden üstelik ortalama bir renk ve desene
sahip olmayan o perde desenli pantalonu alan bu adama şaşıyorum.
Çünkü o bazen hoyratça da olsa cesareti ile bana enerji veriyor.
Bu kadar çünkü bu kadardır bu....
5 Ara 2012
Profil fotografini siler misin rahatsiz oldum.
arkadaslarim soyledi sonra farkettim.
biraz gereksiz olmus bence! dedi M.
çok güldüm çok! Senmişsin gereksiz demek geldi buraya
ama sustu. Keşke bu incelikler olmasaydı bende.
28 Kas 2012
ay tut dedim yine
yine dolunayda
yine bende
ay tut, ay tut...
tut ki yeniden başlasın...
yine dolunayda
yine bende
ay tut, ay tut...
tut ki yeniden başlasın...
24 Kas 2012
hoşgeldin! dedi şarkı.
sen bana yangın ol efendim ben sana rüzgar
sen bana geç geldin ben sana erken...
bir ateş ile bir küçük rüzgarın hikayesi
yanacak elbet, yanacak kabul
hoşgeldin...
19 Kas 2012
Dedim duyguları duygulara karıştırmayalım
olduğu gibi bırakalım
dedi n e d i r: sen benim canımsın!
dedim aşklar çeşit çeşit.
Hepsine hikaye yazılmaz, hepsi yenilip içilmez, hepsi gol atmaz.
dedi n e d i r: kavuşunca meşk, kavuşmayınca aşk olurmuş.
aşk olsun dedim. Nazik olalım ve aşk olsun sadece bu.....
16 Kas 2012
kendi kendime cok iyi gelmiyorum cogunlukla
neden kendi kendime kalmak istiyorum o zaman?
13 Kas 2012
Bir duyguyu yaşamayı bırakıp da, anlatmaya başladığındaki yalnızlık ve hissizlik...
çaresi yok...
güneş tutuluyor ve tutsun her şeyi biryerlerde
tutsun, söylenmesin, dökülmesin
ve biz evliya olalım
öylece tutalım sadece
lütfen tutmayı bilelim....
çaresi yok...
güneş tutuluyor ve tutsun her şeyi biryerlerde
tutsun, söylenmesin, dökülmesin
ve biz evliya olalım
öylece tutalım sadece
lütfen tutmayı bilelim....
7 Kas 2012
Biz sefkatliyiz birbirimize
olmalıyız ve de.
Biz birlikte calışanlar, birlikte yiyip icenler,
şefkatli olmalıyız ve sevmeliyiz birbirimizi.
Sarılmalıyız sakin ve suskun
hoyrat olmalı işler, bağırmalı çağırmalı ama
gevşetmeli ve yeniden sıkmalı sonra
özür dilemeli, rica etmeli
arada da birbirimize şarkı söylemeliyiz.
Bunu yapmalıyız ve yaparız biz zaten...
2 Kas 2012
Bir dolunay gecti yine gumbur gumbur,
bir yerlerde kasırgalar esti.
Ben İnebolu sahilindeydim.
Biraz kasırgalı, biraz sarhoş
ne zormuş yahu yaş almak
ağırlaştıkça ağırlaşıyor
bir yerlerde kasırgalar esti.
Ben İnebolu sahilindeydim.
Biraz kasırgalı, biraz sarhoş
ne zormuş yahu yaş almak
ağırlaştıkça ağırlaşıyor
19 Eki 2012
Bir tür organize eden organize olamayan baloncuk oldum.
Patladım patlayacağım ama topalım
Değneklerim çok seksi ve taksi çok pahalı
Keşke özlemek daha hissedilir birşey olsa.
Patladım patlayacağım ama topalım
Değneklerim çok seksi ve taksi çok pahalı
Keşke özlemek daha hissedilir birşey olsa.
13 Eki 2012
40 Nasihat Tasarım Bianelinde,
41. Nasihat bende:
"tekerlekli sandalyeli biri ile konusurken diz çökmeli"
42. Nasihat de Br_Kçr için gelsin.
"Paylaşırsan başlar yolculuk"
11 Eki 2012
Çürüme, ondan çıktığımız ve ona dödüğümüz bir dünyayı özetlemektedir.
Erotizm s:61
5 Eki 2012
4 Eki 2012
3 Eki 2012
27 Eyl 2012
yollar yollar, işler işler, sarı taksi ile bir süreliğine bitermiş meğer..
kemik sulu, çorbalı, yatmalı uzanmalı...
Ve ne "yalan dünya" imiş. Dinlemeli, tekrar tekrar anmalı..
Bir sarı taksi bana, dünya Neşet Ertaş'a...
17 Eyl 2012
yollar yollar yollar
işler işler işler işler
kafa kafa kafa?
işler işler işler işler
kafa kafa kafa?
12 Eyl 2012
Samsun sahilinde nedir diye cekirdek ÇİTlemek! ve sıra sıra hopörlörlerden sahile yayılan o tuhaf muzik...
9 Eyl 2012
" Neden 'hiçbir şey' yok da 'bir şey' var? sorusu muhtemelen, 'hiçlik' kolaylıkla var olabileceği halde evvela bir dünyanın var olmasından duyulan şaşkınlığın ifadesidir.
Hayatın Anlamı/Terry Eagleton, s: 15
Hayatın Anlamı/Terry Eagleton, s: 15
" hayatın kendisi bir buluttan daha fazla anlam taşıyamaz. Örneğin bulutların doğru ya da yanlış olduğundan bahsetmek anlamsız olurdu. Doğruluk ya da yanlışlık, bulutlara ilişkin insani önermelerimizin işlevleridir."
Hayatın Anlamı/Terry Eagleton s: 14
24 Ağu 2012
Birbirine karışabilen boyalar var,
üst üste binebilen boyalar var,
birbirlerine yer açmak zorunda olan boyalar var bir de,
bu ilişkilerden doğan renkler var asıl...
üst üste binebilen boyalar var,
birbirlerine yer açmak zorunda olan boyalar var bir de,
bu ilişkilerden doğan renkler var asıl...
23 Ağu 2012
100 nolu telefon mesajı A.Sn dedi: peki! oldu.
ne demek bu ben de cevabı bilmiyorum
demek. peki bu cevapları kim biliyor ve nerede
saklıyor?
ne demek bu ben de cevabı bilmiyorum
demek. peki bu cevapları kim biliyor ve nerede
saklıyor?
21 Ağu 2012
kaybolan balıklar ve bu işin espirisi!
Bugune başlama cümlelerimiz.
Ne kadar anlamlı bu yapılan işler
yine düşünülmekte bazı hücrelerde..
Bugune başlama cümlelerimiz.
Ne kadar anlamlı bu yapılan işler
yine düşünülmekte bazı hücrelerde..
14 Ağu 2012
12 Ağu 2012
11 Ağu 2012
9 Ağu 2012
2 Ağu 2012
leylalar beni anlamaz işte...
çünkü
leylalarla şarkılar konuşur
benimle duvarlar, otlar, ağaçlar, bir de adamlar...
çünkü
leylalarla şarkılar konuşur
benimle duvarlar, otlar, ağaçlar, bir de adamlar...
30 Tem 2012
dedim:
aynen oyle bir heykel tarlası iste...deli bir adam ve gerisi biz akıllıların dusuncesi o kadar.
Cok imrenilesi bir ozgurluk adamda, kopmus her seyden. Ama sunu farkettim yine de
kimsenin samimiyetine tam olarak inanmıyorum ben su hayatta. Herkesin kendi yalanları
var tuhaf, tercihler var niyetler var ama gerçek hakikat o kadar zor bulunuyor ki.. belki de
yok ama ben nedense onu arıyorum iste..
kg dedi ki:
hakikat en büyük şüphedir..çünkü gerçek her zaman fikir değiştirir..selam
sonra mrt_E karıstı dedi: gercek ve hakikat aynı seyler diil..
halbuki bilmiyordu ben hakikat ve gerçeği peş peşe kullanmıştı en başında.
ve nasıl geldik o noktaya bilmem dedi ki:
tam bir güvensizlik ve test yapma maniası içindeyken
sonra mrt_E karıstı dedi: gercek ve hakikat aynı seyler diil..
halbuki bilmiyordu ben hakikat ve gerçeği peş peşe kullanmıştı en başında.
ve nasıl geldik o noktaya bilmem dedi ki:
tam bir güvensizlik ve test yapma maniası içindeyken
nasıl bunu söylüyosun?
kimsenin sözüne güvenmiyon zira
(iste hakkımda yeni bir yargı diye düsündüm yine)
(iste hakkımda yeni bir yargı diye düsündüm yine)
dedim: noldu simdi
laflar havada kaldı
dunya da gusellesti mi tıh
anladık mı birbirimizi hic o da yok
ole iste her sey
ben gittim...
canım sıkıldı iste o oldu yine. bunu söylemedim kimseye..
kg tanımladı: insanlık tarihi boyunca yapılması düşünülüp te yapılamamış heykellerin birden bu bahçede ortaya çıktığı bir müze
26 Tem 2012
"Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi.
Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş ve yanlış bir şekilde obur, sapkın, son derece saldırgan ve hasımlarından daha az değerli olarak tanımlanmıştır. Hem vahşiliği hem de ruhun vahşi yanlarını yok eden, içgüdüsel olanın soyunu kurutan ve arkada hiç iz bile bırakmayanlar için, ikisi de birer hedef haline gelmiştir. Kurtların ve kadınların kendilerini yanlış anlayanlar tarafından yok edilmesi çarpıcı bir benzerlik taşır."
Ancak ikisi de sürekli avlanmış, taciz edilmiş ve yanlış bir şekilde obur, sapkın, son derece saldırgan ve hasımlarından daha az değerli olarak tanımlanmıştır. Hem vahşiliği hem de ruhun vahşi yanlarını yok eden, içgüdüsel olanın soyunu kurutan ve arkada hiç iz bile bırakmayanlar için, ikisi de birer hedef haline gelmiştir. Kurtların ve kadınların kendilerini yanlış anlayanlar tarafından yok edilmesi çarpıcı bir benzerlik taşır."
" Gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır, fizikseldir, temeldir,tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. Jenital uyarılma gibi bir hedefi olmayan bir cinsellik türüdür. Sadece o an için, bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yaşayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir. Kutsaldır çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. Şehevidir çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. Cinseldir çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. Tek boyutlu değildir; çünkü gülme, insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. Bir kadının en vahşi cinselliğidir."
Clarissa P. Estés
-Kurtlarla Koşan Kadınlar-
Clarissa P. Estés
-Kurtlarla Koşan Kadınlar-
dedi biri burada: sadece eğitimli ve düşünce olarak bir seviyeye gelmiş insanlar sanattan anlar.
müslüm gürses dinleyen birisi bach dinleyemez.
dedim içimden insanlık bu tartışmayı geçmemiş miydi? dayanamadım sordum
peki herkes buradaki böyle mi düşünüyor. Nasıl herşey bu kadar komplike iken eminsiniz
fikirlerinizden?
baktım eminler gerçekten. uçuşan ağır kavramlarla süslenince ne kadar da haklılar.
şaşırdım sadece...ne kadar severiz birşeyleri yoksaymayı hep..
gümüşlük
25 Tem 2012
"Çoğu zaman başkalarını, kendimizin yaralanmış olduğumuzyerden ya da onun çok yakınından yaralarız." Kurtlarla Koşan Kadınlar syf 427
23 Tem 2012
Özgürlük doğa ile insan arasında var,
hak insanla insan arasında aslında dedi: Rzn
konustuk aslında ne oyuz ne oyuz!
hak insanla insan arasında aslında dedi: Rzn
konustuk aslında ne oyuz ne oyuz!
Tavuğu kuluçkada olduğu için acı acı bağıran bir horoz
onun da bir psikolojisi var, şu anda belkide çok trajik birşey yaşıyor dedi: rys_İ
dedim: evet ama komik, bizim trajik sandığımız hikayelerimiz kadar komik
düşündük sonra
biz acı çekerken bir zaman, ağlarken mesela sevgilimizden ayrıldık diye
horoz da bize gülerse böyle ne komik olur!!
onun da bir psikolojisi var, şu anda belkide çok trajik birşey yaşıyor dedi: rys_İ
dedim: evet ama komik, bizim trajik sandığımız hikayelerimiz kadar komik
düşündük sonra
biz acı çekerken bir zaman, ağlarken mesela sevgilimizden ayrıldık diye
horoz da bize gülerse böyle ne komik olur!!
Parası sonradan ödenecek olan bu boş zaman
daha oncesinde satılmıs zamanlarımızın mukafatı
okumak, yazmak, çizmek için biraz,
biraz konuşmak biraz dinlemek için
bu adını boş koydukları
sattığımız doluların bedeli...
ne acıklı bir kandırmaca bu resim
ve cır cır böcekleri ile horoz ne kadar da haklı doldururken sessizliği...
20 Tem 2012
yeniden ve yeniden ve yeniden düşündüm
neye emek harcanmalı...
bu boşuna emekleri nasıl toplamalı da bir hayır! yapmalı
neden hayırım yok yine düşündüm...
neye emek harcanmalı...
bu boşuna emekleri nasıl toplamalı da bir hayır! yapmalı
neden hayırım yok yine düşündüm...
19 Tem 2012
Görürsen Borges'e Söyle! -yakında monokl edebiyatta...
...böylesine derin ve ağır bir uykuya geçtiğiniz
zaman – yani elbiselerinizle yatıp bir şekilde
mor kadifeden bir keseye girince, yukarıda
duran altın renkli kordonu çekip sıkıca ağzı
kapattığınızda - böylesi bir uykuya ve rüyalara
daldığınızda, (ve) bunun gibi bir şeyle yirmi
bir yaşında karşılaştığınızda, bir daha asla
bu kadar katıksız ve eksiksiz ve mükemmel
bir şekerleme keyfi yaşayamadan bütün
hayatınızın gelip geçeceğini çoktan anlamış
olurdunuz.
o siyah saçlı çıplak kadının koynuna girip çıkarken sen
yuttuğun boyaları rengarenk kusarken sen
absent göllerinde uçan balıklarla yüzerken sen
adına keder dediğin kadının adıymış sien
sarkı sien söyleyen K.futacı...
aksın boyalar aksın
bence de,
üstüste oturtulmuş iki kalpli balkon demirleri akşamla kızarsın!
saksılar için ayrılmış boş metal halkalar
bir zaman sonra unutulacaklar
bu korkuluklar daha ciddi artık bende
renklerim var ama sadece kendi evimde...
yuttuğun boyaları rengarenk kusarken sen
absent göllerinde uçan balıklarla yüzerken sen
adına keder dediğin kadının adıymış sien
sarkı sien söyleyen K.futacı...
aksın boyalar aksın
bence de,
üstüste oturtulmuş iki kalpli balkon demirleri akşamla kızarsın!
saksılar için ayrılmış boş metal halkalar
bir zaman sonra unutulacaklar
bu korkuluklar daha ciddi artık bende
renklerim var ama sadece kendi evimde...
18 Tem 2012
13 Tem 2012
neden hep herşeyi basitleştirmeye çalışırken hep karmaşık hale getiriyoruz?
ama hep böyle oluyor..
ama hep böyle oluyor..
11 Tem 2012
10 Tem 2012
yollardan döndüm sonra gordum evrn'in gunlugunde
http://arkipelagos.blogspot.com/
ama bu kadar da olmaz ki dedim,
sonra evrn dedi: adam doğurmuş resmen.
kendi doğuruyo sonra bi de millete doğurtturuyor!
ne gusel tarif ettin dedim..aynen oyle.
ne güzelsin scarpa..
30 Haz 2012
Evet bu bir güven sorunu.
Tesadüfler ve hikayeler arasında.
O oyunu oynamaya isteksizlik
icteki o tatlı sıkıntı.
herşeyi silen unutturan, zamanı durduran yine
nasıl da özlenmis aslında...
Nasıl da tesadüflerimiz hikayeleşmeyi arzular yeniden.
Ama o tesadüfler elleri büyük bir adamın telefonunu bekler şimdi
o tesadüfler el ele Ahmet Hamdi'nin Kalamıştaki mezarını ziyaret etmiştir bir vakit
çiçek koparmıştır o mezardan, camının önündeki saksıya ekmiştir o çiçeği
ne olmuştur o çiçeğe sonra hatırlamaz bile
ne zaman vazgeçmiştir hikayeler tesadüflerden
oysaki herşey öyle masum ve gerçektir ki kendi hikayesinde
ama artık güvenmez hikayelere de tasadüflere de kimse...
Sabahattin Ali Balıkesirde okumuş, demek ondan o adamalar romanında Havranlı.
Ben Havranı yeni ögrenmişken ve orda bir binanın içine bir eşek koymuşken ve tesadüfen o kitabı aynı anda okumuş iken,
sonra A_sn' ya bahsetmişken oda bir gece bilgisayarının basında birşeyler okurken bu yazıya denk gelmiş ise
bu nedir?
Tesadüfleri hikayeleştirmeli mi yeniden yoksa öylece bırakmalı mı?
işte buna karar veremiyorum...
29 Haz 2012
kg dedi: O salın cağı çok iyi hatırlıyorum..h atta gülmek gelmişti içimden memnuniyetimden fikrin ama yanlış anlarsın diye çok sıkmıştım kendimi...
....ve tabii ki var..mutlaka kırmışımdır... ve bu yeisler içine sokmuştur beni...
ama hep senin varlığına güvenmişimdir..
birinin varlığına güvenmek ne ağır dedim içimden..
ama hep senin varlığına güvenmişimdir..
birinin varlığına güvenmek ne ağır dedim içimden..
28 Haz 2012
galiba korktu! oysaki fatedness vardı...
fate, destiny yazgı, kader demek
yazgılanmışlık
gibi birşey anlıyorum
fate yazgı ise fated yazgılı
ness da isim yapıyor.. dedi mrt_E
27 Haz 2012
hrk_a onayladı onu:
doğru söze ne denir.. :)
doğru söze ne denir.. :)
bu hayatta hikayesine sahip çıkan, kıymet veren, elinde olarak/olmayarak hikayede özne olan adam az!
adam haklı beyler :)
adam haklı beyler :)
26 Haz 2012
25 Haz 2012
hiçbirşey birşey değil aslında biz tanımlamadıkça
tanımlamak herşeyi nasılda söküyor bütünden.
ref: http://www.altust.org/2012/06/sol-diye-bir-sey-yoktur/
tanımlamak herşeyi nasılda söküyor bütünden.
Bülent Somay
Lacan bir zamanlar ‘Kadın (diye bir şey) yokur,’ demişti. O zamanlar kendisini yaylım ateşine tutan bir takım feministlerin sandıklarının aksine, kadınların varolmadığını, ya da varsalar bile önemsenmemeleri gerektiğini söylemek istemiyordu kuşkusuz. Onun kastettiği ‘kadın’ kategorisinin erkekler tarafından yaratılmış bir belirleme olduğu, bu haliyle de ‘kadın’ı belirlemenin (ve böylece de sınırlamanın) gene erkeklerin tekeline bırakıldığı, dolayısıyla bunun kabullenilmemesi gerektiğiydi. Kadınlar tabii ki vardır, ama tek ve genel bir şemsiye altına sığdırılamazlar, belirlenemezler ve temel özelliği ‘kadın-olmamak’ olan erkekler tarafından çizilmiş sınırlar içine hapsedilemezler.
ref: http://www.altust.org/2012/06/sol-diye-bir-sey-yoktur/
A. sn dedi: sen asla aristokrat olamazsın! dedi
eller yalan söylemezmiş, bir de gözler.
uzattım elimi açuçlarım yere bakmakta idi.
dedi: almayı değil, vermeyi biliyorsun sen!
düşünmedim içimden hiçbir şey..
eller yalan söylemezmiş, bir de gözler.
uzattım elimi açuçlarım yere bakmakta idi.
dedi: almayı değil, vermeyi biliyorsun sen!
düşünmedim içimden hiçbir şey..
24 Haz 2012
18 Haz 2012
Al mendilim sakla, benden yadigar
Bir ucuna işle beni, çiz beni
Ve bir kalp oy, paramparça oklanmış
Üstüne de kondur beni, kaz beni
Gel hakkını helal eyle, pembelim
Gökyüzüne açık her iki elim
Benden sana emanettir mendilim
Çevresine vefa diye diz beni
Al mendilim katmer katmer, iz benden
Elindeyse soğu benden, bez benden
Mümkün mü ki ayrıl benden, tez benden
Mendilime destan diye yaz beni
Gel hakkını helal eyle, pembelim
Gökyüzüne açık her iki elim
Benden sana emanettir mendilim
Çevresine vefa diye diz beni.
dedim ben
kg dedi
çoooook eski lerden jüpiter bile yoktu da wonder-mürenler zamanıydı.
Joy Inside My Tears
https://www.youtube.com/watch?v=Alk3iF9Nto4&feature=player_embedded
Bir ucuna işle beni, çiz beni
Ve bir kalp oy, paramparça oklanmış
Üstüne de kondur beni, kaz beni
Gel hakkını helal eyle, pembelim
Gökyüzüne açık her iki elim
Benden sana emanettir mendilim
Çevresine vefa diye diz beni
Al mendilim katmer katmer, iz benden
Elindeyse soğu benden, bez benden
Mümkün mü ki ayrıl benden, tez benden
Mendilime destan diye yaz beni
Gel hakkını helal eyle, pembelim
Gökyüzüne açık her iki elim
Benden sana emanettir mendilim
Çevresine vefa diye diz beni.
dedim ben
kg dedi
çoooook eski lerden jüpiter bile yoktu da wonder-mürenler zamanıydı.
Joy Inside My Tears
https://www.youtube.com/watch?v=Alk3iF9Nto4&feature=player_embedded
17 Haz 2012
bir önceden aklımda kalanlar:
sıkıntılarımız ve arayışlarımız aynı dosya kağıdında..
ve değişen tek şey eşyanın ismi!
aslında biz değişmiyormuşuz
pek inanmadım ama dinledim..
kudret helvası nedir onu da bilemedim
ama onu da dinledim
ben neler dedim, şarkı söyledim...
zeki dedi al mendilim, al mı dedi yoksa al mı? bilemedim
ama dinledim...ama al dedi sanırım çünkü sakla dedi yadigar
ve şimdi boş şişeler ve kediler
çevresine vefa diye dizdim
üç hayvan kaldı aklımda neşeli tavşan, gitmesini bilen aslan ve dost at...
üstüne düşünmedim, çünkü yeni ben de düşünmek yasak!
ve bu yeni ben...iyi ki!
16 Haz 2012
ileriki yıllarda bir baskası içinde aynı olacak,
tam bugün itibari ile
o bebeğe de nice yıllar denecek
balkonuna böyle kağıttan süsler asacak, arkadaşlarını çağıracak kimbilir?
o süsler ki, ne yeni yıllar ne yeni yaşlar gördüler
şehir şehir dolaştılar kutlamaları, ne dedikodular duydular
kaç farklı rüzgarda böyle sallandılar kim bilir?
bu rüzgar şimdi güzel serin
sol tarafta, tam sırtta, taşınmış ağır naylon torbaların ağrısı
altta tam o kağıda çizdiğimiz sallanan sandalye
ve yeni dünya da bizi izler,
o da hep yeni...
ve hep yeni olmak için, eskisekte yenilenmek için
iyi ki!!
13 Haz 2012
. tasarım bir self-organized criticality ,kendini örgütleme eşiği yağısıdır diye düşünmekteyim..
yağısı değil yağısı
yağısı değil yapısı yahu
tuhaf bir şekilde zihni eylem bir konuda kendini örgütler bir eşiğe ulaştığında bütünselliğini yapısını çökerttiğinde ilan eder.
o ana dek uğraştığı konunun bir parçasıdır.
kumtepeleri
gibi
tasarımda tutunduğu problematiği kendi zihni evrenine çekip onu yeniden programlamaya doğru gitmektir.bu faaliyet zihnin kendi araçlarından gelen içsel enerjisini bir problemin şekli haline getirmesine yani s.o.c ye dek sürer..
UV ..? radyo programı ile mi uğraşmaktasın?
of derin oldu bu
su an ugrastıgım meseleyi sizle paylasabilsem keske
bu bilgisayar kullanarak da bu isin icinde olmak bende degisik bir hal aldı
yani ama genel olarak hep zevk aldıgım ve benden cıkan bise var gibi onunda temeli bi tur matemnatikle ugrasmak
BİRAZ SANA BİRAZ KENDİME KONUŞUYORUM ASLINDA
BÜYÜK YANILSAMAMIZ HERŞEYİN HEP KURMA-OLMA YÖNÜNDE İLERLEDİĞİNİ SANMAMIZ..OYSA HEM OLMA HEM ÇÖZÜNME AYNI ANDA OLUYOR..BUNA ENÇOK KUANTUM HATTA STRİNG TEORİ YAKLAŞABİLDİ.
--bide bu ego meselesini deneyimliyorum burda biras
evet kurma ve bozma aynı anda
tezimde de yazdıgım gibi:)
iki ayrı megafola irtibatsız konuşuyoruz gibi oldu..çok hoş
matematik başka birşey sanırım..o konu uzun olur girmeyelim
olan biten şeylerin zihnimizde yaratılan gölgesidir
evet ..matematik seyirci olmamızı zevkli kıldı..ama onu yani seyirci ve dışarıdan olmayıda bizlere kazıdı
ben ce ole hukmedici degil
tanımlayıcı
ama gusel bi tanım
olüm gibi
evet güneşe fısıldadım o gün sana sürpriz yapacak..artık yaşımız bir ay günü içinde tanımlanamıyor olması şerefine
güneş yıllarına geçtiniz ve bir lap top kazandınız tebrikler
ben de ..tamam.. bu ikon mr.vernel ..bu internet alemini yumuşatan bir kahraman benim için
me: memnun oldum mr vernel buda mss. marla
bıy bıy
10 Haz 2012
sazlıklardan havlanan bir ördek gibi idim...ben
Kendimizi sevmeye baslamanın huysuzlukları
incelmis zevklerimizi tasımanın ve paylasmanın zorluğu ile
sazlıklarla sallandı anason ve çiftleşti ördekler
kaşla göz arasında
Biz üflemedik o rüzgarı gölden aslında
içimize de çekmedik.
Kararsız hamak sallanmadı ama bir gelin ve bir damat "miş"gibi yaptı rüzgara
ve "bir yerliler" o çimenlikte piknik yaptı biz ensevdiğimiz üç hayvanı konuştuk.
Seviyorduk kendimizi baya...sonra tereyağı yedik, kahve içtik, sifonu çektik
ve hesabı doğru ödedik Bağdat'a varmadan
ama
plastik sandalyede de oturmadık değil!
oturduk bir de çekirdek çitledik gecede
simsiyah olmuş üç ağacın karşısında
bir emeklinin manzaralı ve insanlı resimleri duvardaydı.
crn'e, evrn'e ve dnz'e tesekkürlerle le le le...
7 Haz 2012
Hz. İbrahim bana mı geliyor du? dedim
güldü kızlar!
Urfa da mıyız neyiz? peygamberler...
güldü kızlar!
Urfa da mıyız neyiz? peygamberler...
6 Haz 2012
30 May 2012
29 May 2012
Heryer yapıs yapıs
nemli, evler soguk ama yokuslar çıkılınca terli terli
28 May 2012
duvarı koklayan köpek gibi...
27 May 2012
24 May 2012
20 May 2012
O sokak nispet edercesine hem değişmekte hem her şey aynı yerinde
o karanlık adamlar yine orda bıyıklarıyla, o ocakbaşı aynı köşe konumuyla
o otel yeni cephesiyle ve aynı eskimişliğiyle
yerine göre mısır yerine göre kestane satan mavi önlüklü mimiksiz adam
hem simit hem memleket pekmezi satan ve işini çok ciddiye alan diğeri
o tekel bayi, biraz şakacı biraz kurnaz
oradalar
o ev onunda cephesi süslenmiş, bir diz darbesiyle kırdığım, tacizle bütünleyebildiğim,
kuytusundan sokağı izlediğim camlar
yeni cepheye göre yenilenmiş hem de itinayla dörde bölünmüş
şimdi herşey aynı gibi ama değişik
şimdi ocakbaşının rakı kokusundan o pencereyi izledim, değişmişim!
bir dantel çorap, yeni yeni takmaya alıştığım kemerim cephemi süslemiş
ama daha değişik
aynı yollar farklı hevesler
tanışıklık yokluklar içinde
ama varmışlık şimdi, mışlar, mışlıklar şimdi
güneşte tutulmuş...hem de bende
bir daha aynı yollar aynı hevselerle olmaz ama
hep konuşacak ne çok şey var!
o karanlık adamlar yine orda bıyıklarıyla, o ocakbaşı aynı köşe konumuyla
o otel yeni cephesiyle ve aynı eskimişliğiyle
yerine göre mısır yerine göre kestane satan mavi önlüklü mimiksiz adam
hem simit hem memleket pekmezi satan ve işini çok ciddiye alan diğeri
o tekel bayi, biraz şakacı biraz kurnaz
oradalar
o ev onunda cephesi süslenmiş, bir diz darbesiyle kırdığım, tacizle bütünleyebildiğim,
kuytusundan sokağı izlediğim camlar
yeni cepheye göre yenilenmiş hem de itinayla dörde bölünmüş
şimdi herşey aynı gibi ama değişik
şimdi ocakbaşının rakı kokusundan o pencereyi izledim, değişmişim!
bir dantel çorap, yeni yeni takmaya alıştığım kemerim cephemi süslemiş
ama daha değişik
aynı yollar farklı hevesler
tanışıklık yokluklar içinde
ama varmışlık şimdi, mışlar, mışlıklar şimdi
güneşte tutulmuş...hem de bende
bir daha aynı yollar aynı hevselerle olmaz ama
hep konuşacak ne çok şey var!
19 May 2012
Yağdı yağmur, yağdı yağdı,
Solucanlar ıslandı, kediler ıslandı, çiçekler ıslandı, ağaçlar daıslandı
ve salyangozlar ıslak bulgur yedi, kedi yağmur suyu içti.
öyle bir akşamdı işte...
16 May 2012
aa dedi: ne kadar hoşuma gitti mektubun bilemezsin. havalar ısınsın sen de şu angrylrndn kurtul da, senin bahçeye bir uğrayalım. güzel güzel sohbet edelim. sana bizim balkona sığmayan iki şezlong getireceğiz, ve de çiçek, ve de şarap, ve de şans, ve de muhabbet...
İstiridye mantarının hayalini kuruyorum..mls de yesin yesin büyüsün!
13 May 2012
Sabah evde bir uğurböceği buluruz
içinde evyesi olan siyah adi granit tezgahtan ibaret mutfağımızda
Alırız avuçlar salarız sardunyaların üstüne
hiçbir şey ifade etmez daha önce çok şey ifade eden bu işaretler.
Solda yüksek duvarların üstündeki deniz manzaralı camiden bir adamın ağlama sesi duyulur.
Bu anlamsızlıkta birisi ölmüştür belli ki!
Kedileri izleyerek yağmuru bekleriz, kediler de bekler ve aramıza yeni katılan sakız sardunya
ama yağmur yağmaz, içi dolu gergin bir balon gibi durur gökyüzü üstümüzde
ağır mıdır, dolu mudur, sessiz midir?
Her bir annenin kendi günü tek tek kutlanır, bazıları anne bile geğildir henüz.
Sonra birgün gerekli olur diye bekleyen kutular, gerçekten gerekli olurlar birden.
Toplanır toplanır odalar, kahve içilemez bir türlü
ama kutulardan yeni odalar çıkar
gereklilik gelmiştir kutulara, ama oda kutulara sığmaz
kediler kış kışlanır odalardan, beklenir beklenir de balon birtürlü patlamaz
Artık gereklidir yağmur ama yağmaz..
içinde evyesi olan siyah adi granit tezgahtan ibaret mutfağımızda
Alırız avuçlar salarız sardunyaların üstüne
hiçbir şey ifade etmez daha önce çok şey ifade eden bu işaretler.
Solda yüksek duvarların üstündeki deniz manzaralı camiden bir adamın ağlama sesi duyulur.
Bu anlamsızlıkta birisi ölmüştür belli ki!
Kedileri izleyerek yağmuru bekleriz, kediler de bekler ve aramıza yeni katılan sakız sardunya
ama yağmur yağmaz, içi dolu gergin bir balon gibi durur gökyüzü üstümüzde
ağır mıdır, dolu mudur, sessiz midir?
Her bir annenin kendi günü tek tek kutlanır, bazıları anne bile geğildir henüz.
Sonra birgün gerekli olur diye bekleyen kutular, gerçekten gerekli olurlar birden.
Toplanır toplanır odalar, kahve içilemez bir türlü
ama kutulardan yeni odalar çıkar
gereklilik gelmiştir kutulara, ama oda kutulara sığmaz
kediler kış kışlanır odalardan, beklenir beklenir de balon birtürlü patlamaz
Artık gereklidir yağmur ama yağmaz..
11 May 2012
Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır;...
Ne olursa olsun, eğer bir konu çok tartışmalıysa -cinsiyetle ilgili her türlü mesele öyledir- hakikati söyleyemeyiz. Sadece hangi görüşe varmışsak ona nasıl vardığımız belirtebiliriz. Konuşmacının kısıtlamalarını, önyargılarını, davranışlarını gözleyen dinleyicilerimize, sadece kendi kararlarını kendileri verme fırsatı tanınabilir. Bu noktada kurmaca, büyük olasılıkla olgulardan daha fazla hakikat içerir.
Virginia Woolf, Kendine ait bir oda,s:6
hava su dolu balon gibi
ve garip sesler çıkıyor duyulmadan
dalgalanıyor da yağmıyor sıkıntıdan
yağmıyor da dalgalandırıyor saçlarımı nemden
ve garip sesler çıkıyor duyulmadan
dalgalanıyor da yağmıyor sıkıntıdan
yağmıyor da dalgalandırıyor saçlarımı nemden
9 May 2012
yeterli mi yetersiz mi derken,
yeterli miyim yetersiz miyim derken
dedi canın sağolsun
geçtim gitti..
yeterli miyim yetersiz miyim derken
dedi canın sağolsun
geçtim gitti..
7 May 2012
hazmetmek öğrenilebilir gibi sanki,
eskinin eskiliğini kabul ettiğinde
eski, yeni iken henüz sende
yine de! eskimiş olabildiğinde
ve bunu da kabul ettiğinde
başkalarının yenilerinin onlarda nasıl heyecanlı iken
sende
nasıl da sönmüş olduğunu gördüğünde
oluyor gibi, her şey eskiyor ve katlanıp yerini buluyor gibi..
eskinin eskiliğini kabul ettiğinde
eski, yeni iken henüz sende
yine de! eskimiş olabildiğinde
ve bunu da kabul ettiğinde
başkalarının yenilerinin onlarda nasıl heyecanlı iken
sende
nasıl da sönmüş olduğunu gördüğünde
oluyor gibi, her şey eskiyor ve katlanıp yerini buluyor gibi..
1 May 2012
Düşüncelerimin işçisiyim ben,
çalış çalış düşün düşün bitmiyor
bayramı da yok üstelik, halay çekeyim
isyana değmez, kutlamaya gelmez
öylesine işte...
çalış çalış düşün düşün bitmiyor
bayramı da yok üstelik, halay çekeyim
isyana değmez, kutlamaya gelmez
öylesine işte...
29 Nis 2012
26 Nis 2012
23 Nis 2012
Kokulu diye satılan kokusuz çilek olmak istiyorum diyor elf_i kokululara inat.
anlayamıyorum tam olarak ne istediğini!
celişkileri severiz biz ama çelişkili olmayı ister miyiz?
olmak isteriz sadece, olmak dedim ben.
olmanın tarifini yapmayalım, öyle böyle sadece olalım dedim,
bu tanımlar bizi yorar yorar da oldurmaz birtürlü
ne dersin?
22 Nis 2012
19 Nis 2012
Ay boşlukta imiş,
Eski bir konağın bir odasına, sırtında kufesi ile bir eşşek koydum dün
düşündüm sonra bu kadar ciddi bir dünyada fazla romantik oldu galiba
ben istemedim aslında ama yaptım
sorarlarsa ben yaptım der miyim?
kim yapmıs ne onemi var aslında, ama nedense "ben " cok onemli simdi
ben için hizmet ediyoruz, su dunyada bir ben gorunsun diye dikiyoruz bu kuleleri,
yazıyoruz bu yazıları.
peki ben yaptım! Ben eski bir konağın bir odasına bir eşşek koydum!
Var mı itirazı olan?
7 Nis 2012
Bilmiyorum ki, sadece bilmiyorum. Görmemişsek görmemişizdir, yaşamamışsak yaşamamışızdır..
nedenleri çok ama sadece bilmiyorum işte..bilmeyişime katlanmak zor galiba, onu da bilmiyorum.
4 Nis 2012
Defter, sabun, ve yapmak yapmak yapmak, başka yapmaklar,...
mrv-e dedi: o zaman pasta da yaparım.
Ben de dedim olur!
Bu da sözümüz olsun unutmayalım!!
1 Nis 2012
"Halbuki Sarto'nun bu tablosundaki Meryem, düşünmeyi öğrenmiş, hayat hakkındaki hükümlerini vermiş ve dünyayı istihfaf etmeye başlamış bir kadındı. iki tarafında ibadet eder gibi duran azizlere değil, kucağındaki Mesih'e değil, hatta gökyüzüne de değil, toprağa bakıyor ve muhakkak ki bir şeyler görüyordu." Kürk Mantolu Madonna s:58
‘lüzumundan biraz fazla tebarüz ettirilen, hatta manasızlığa kadar götürülen bir masumluk ifadesi’
Andreas Del Sarto’nun Harpilerin Madonnası isimli tablosu
-Madonna delle Arpie, 1517-
Meryem üzerinde Harpi(cin benzeri mitolojik yaratıklar) kabartmaları bulunan bir platformun üzerine çıkmıştır.
‘lüzumundan biraz fazla tebarüz ettirilen, hatta manasızlığa kadar götürülen bir masumluk ifadesi’
Andreas Del Sarto’nun Harpilerin Madonnası isimli tablosu
-Madonna delle Arpie, 1517-
Meryem üzerinde Harpi(cin benzeri mitolojik yaratıklar) kabartmaları bulunan bir platformun üzerine çıkmıştır.
Her insan değişir ve her inanın değişmeye hakkı vardır! değil mi? dedim.
cevap verdi omr:
bu arada değişene kızılmaz
değişmeyene kızılır!
doğru dediğini söyledim.
30 Mar 2012
29 Mar 2012
dedim;
rahatsız eden bir durum var. mutlu musunuz gercekten?, yoksa bir tür bir intikam mı bu kendinden?
Özgür müyüz gerçekten hiç bilmiyorum. özgürlük nedir ya da.
Hayattan bir huzur beklentim var, bu huzur lafı size kuru yavan bir mutluluk istenci gelebilir.
Biliriz ki biz acıyı da aşkla yaşarız, hüzünü de, melankoliyi de. öyle gerçek olur hikayemiz.
Ama huzur bir farkındalık hali, orda özgür olunabilir, teget gecer hersey.
Bu gundelik olanın yavanlıgından beni koparmaz, nitekim bedeni inkar edemem. Işıksa huzurum ve gölgemse bu dünyadaki varlığım, bir bedenim vardır. Bunu inkar etmem! O bedeni güce de bürümem ama.
Ama o bedeni severim, onu beslerim, iyi yataklarda uyuturum, biri ile karşılaşınca onun aynasından kendimi gösteririm. Bedenim nasılsa oyle gölge vermeye çalışırım.
Varlığımızın meşruiyetine neden ikna etmek zorunda olalım ki dünyayı, bu ikna etmek zorunluluğunun kabulü
birilerinin bu varlıklarına tapabilme, başka varlıklara hükmetme hakkının da kabulüdür o zaman.
Kendimiz ikna olmalı belki kendi varlığımıza.
Belki bu dünyadaki varlığınıza ikna olmuş değilsinizdir. Bu ikna çabası kendinize belki!
Kuytularda gölgenizi arıyorsunuz, bedeninizi hissetmek için kendinize çimtik atıp duruyorsunuz.
Burdasınız sadece. Bunun neden? i sizin sorunuz değil! Bizim sorumuz bu varlığın nasıl? ı olabilir sadece.
Nasıllar, yollarda....
dedi;
aniden patlayan pet su şişesi gibi!
düşündüm;
kimbilir?
27 Mar 2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)