dedim;
rahatsız eden bir durum var. mutlu musunuz gercekten?, yoksa bir tür bir intikam mı bu kendinden?
Özgür müyüz gerçekten hiç bilmiyorum. özgürlük nedir ya da.
Hayattan bir huzur beklentim var, bu huzur lafı size kuru yavan bir mutluluk istenci gelebilir.
Biliriz ki biz acıyı da aşkla yaşarız, hüzünü de, melankoliyi de. öyle gerçek olur hikayemiz.
Ama huzur bir farkındalık hali, orda özgür olunabilir, teget gecer hersey.
Bu gundelik olanın yavanlıgından beni koparmaz, nitekim bedeni inkar edemem. Işıksa huzurum ve gölgemse bu dünyadaki varlığım, bir bedenim vardır. Bunu inkar etmem! O bedeni güce de bürümem ama.
Ama o bedeni severim, onu beslerim, iyi yataklarda uyuturum, biri ile karşılaşınca onun aynasından kendimi gösteririm. Bedenim nasılsa oyle gölge vermeye çalışırım.
Varlığımızın meşruiyetine neden ikna etmek zorunda olalım ki dünyayı, bu ikna etmek zorunluluğunun kabulü
birilerinin bu varlıklarına tapabilme, başka varlıklara hükmetme hakkının da kabulüdür o zaman.
Kendimiz ikna olmalı belki kendi varlığımıza.
Belki bu dünyadaki varlığınıza ikna olmuş değilsinizdir. Bu ikna çabası kendinize belki!
Kuytularda gölgenizi arıyorsunuz, bedeninizi hissetmek için kendinize çimtik atıp duruyorsunuz.
Burdasınız sadece. Bunun neden? i sizin sorunuz değil! Bizim sorumuz bu varlığın nasıl? ı olabilir sadece.
Nasıllar, yollarda....
dedi;
aniden patlayan pet su şişesi gibi!
düşündüm;
kimbilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder