25 Ara 2017

Kovayı döktüm
Balığı yuttum
Burnumu tıkadım balık kokmasın
Dilimi damağıma bağladım balığı tadmasın
Okyanusu tim balık beni sevsin

16 Ara 2017

Biz tadını bilsek de bilmesek de
her çürümenin bir tadı var aslında...

6 Ara 2017

Atlar atlar atlar koşuyor kuyularımızda
Aynalarda yansımaz koşmalarımız
Roka tadında ve ağızda nefes
Duvarda bir nokta seç ve tosla
Bir kırık gelecek karşıdan ve
nerede kaldın? diyecek ucu yarım açılmış kalemler

3 Ara 2017


Dolunay bende
ve hep bir dolunayın ertesidir
Nasılsın sorusuna verilmeyen cevaplar
alınmayan selamlar
ne güzel aslında bu olamayışlarımızın arkadaşlara anlatıldığı sofralar
kolkola yürüyüşlerimiz sokaklarda

tramvayın da evini yıkmışlar
birinin kutsalı birinin evini yutmuş
bize neydi ki
biz tramvay değildik
tramvay da eskisi gibi değildi zaten
o eski hiç olmadı ki


Srp dedi ki kendi devrimine hep inanmak gibi
ben yine inanmadım devrime ve arkadaşım oldu evrim
ya çamur? dedi
Bir hiç oluyor bu bulanmalarımız, çamur gibi...

zor değil sadece olmak olmalıydı evet
bir cevap gibi beklenmemeliydi ertesi günlerimiz
biz olmasak da olurdu tüm olanlar

sadece olamamıştık
çamur değil, hiç hiç değil
olmak değildi, çürümektir dedim
en sevdiğim de çürür ama hiç hiç olmadı







2 Ara 2017

Sessiz bir lunapark buldum
Gunduzu geceden yuttum
Kuzular gibiydi yorgan


Yaraya sustum geceyi
Aglatmadi izi
sarhosluk bir bardak su susmadi basucumda
Yatti kalkti  basti kalpli paspasa 

Kuzu dedi uyudu solumda kiyi
Sabahi panjurla tuttu

24 Kas 2017

Bulgur yemiş kuşlara bakan kedi uykusu
Her kuş kanadı dalgalandırınca havayı meraklı uyanış
Ve aynı hareketlere tekrar tekrar heyecanlanmaktan bıkmış yeniden uykuya dalış
Ya bendeki düşünceden kaçış
Aynı düşlere tekrar tekrar meraklanış
Ve yine bu heyecanlardan bıkmış kalemi bırakış
Tek niyetim tüylü sırtında izlediğim nefesin
Tekrar tekrar yine de sıra sıra tesbih çeker gibi düşlerim….
Ben temel olarak bayağı yoğun bir ‘drift’ hissediyorum!...anlatamıyorum...çağla çağla bitmez...
dedi Özlm Ü.
dedim: bazı sınırlar var iyiki varlar onlara sarılalım, en sevdiğimize sarılır gibi...

20 Kas 2017



Bulut ekşiyince zamanı değildi mavinin
Griler koştular ıslaktılar
Yağmurlu yola kızgın korna kadar bile olamadı yağmak
Boğazı şişmiş İstanbul

Git de demedi kal da demiyor...

4 Kas 2017



Srp : Yarım olunca mı tam oluyoruz ? dedi
Ay  güneşe dolunca mı  tam olur ... düşündüm ben
Ya boşsa aslında dolunayın arkası
Hep bir yarımımızı saklıyorsak  bom boş

-->
Hoşgelsin demek için başkasının yarısı

25 Eki 2017


Bir gecenin ağrısında karanlık tüterken
Şair gibi olmalarımız
Külü göğsğmde
Kapıyı kapatsana dedi soğuk
Oysa pencereydi ışıklı ekran
Dumanlı gibi uyumalarımız
en sevdiğim turşu lahananın yaprağı
en bilmediğimiz biz
tadı kimin ağzında kim bilir?
Bu nehirin soyduğu çıplak yaprak da turşu olmak isterdi belki
Ama ne güzel aktı aslında sarıldı taşa
Taş şair gibi baştan başa
Bu ağrı en bildiğim

-->
Söndü dedi uyku sol yumurtalıkta

11 Eki 2017

Ariel (Sylvia Plath)
Durur karanlıkta.
Sonra maddesiz mavi
Boşalır kayalıktan ve uzaklardan.
Dişi aslanı Tanrı’nın,
Nasıl da birlikte büyüdük,
Topukların ve dizlerin ekseni! – Alında kırışıklık
Böler ve geçer, gerdandaki
Ele geçiremediğim
Kahverengi kavisin bacısıdır,
Zenci gözü
Böğürtlenler fırlatır
Kara kancaları-
Siyah şirin kan ağız dolusu,
Gölgeler.
Başka bir şey
Çeker havada beni –
Kalçalar, saçlar;
Kar taneleri topuklarımdan.
Beyaz
Godiva, giyinirim –
Ölü elleri, ölü terbiyeleri.
Ve şimdi ben
Köpürürüm buğdaya, denizlerin bir ışıltısına.
O çocuk çığlığı
Erir duvarda.
Ve ben
Okum.
Uçan kırağı
Canına kasdeden, gezintilerde
kaçışan kırmızıyla eş
Göz, sabahın kazanı.
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy