30 Nis 2017

Maya Deren

 http://www.bfi.org.uk/news-opinion/news-bfi/features/maya-deren-meshes-of-the-afternoon  

28 Nis 2017

'Yiyeceğini satın alırken politik düşünmen gereken bir dünyaya uyum sağlayabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.'

https://multeciyimhemserim.org/2017/04/27/hannah-arendtin-we-refugees-baslikli-yazisinin-cevirisi/

26 Nis 2017

Kıyı dedi:

haftalar sonra dönüyor olmama ne diyeceğiz :(

ellerine, diline, kalemi tutuşuna, parmaklarının tuşlamasına sağlık

sevgiler çok çok

dedim:

Nasıl mutlu olundu bilinemez şu an :)
Bir yarayı deşerken o dolunay gecesi bana eşlik ettiniz
ve bunu bilmelisiniz diye düşündüm çünkü ben olsam bilmek isterdim.
 Asıl sevgiler bu geceden olsun, çok çok 

ve düşündüm:

İşte bazı anlar var ömre bedel!

25 Nis 2017



Artık 23 Nisan
Beşiktaş meydanında
bir dondurma firmasının
şişme
'Mutlu Çocuklar Anıtı' dır.
Neşe dolar sonra patlar insan...

 
Teströl és lélekröl (2017)  Body and Soul 

15 Nis 2017

Referandum, gitmek ve buralarda olmak üzerine:

Zeki Müren’in ‘Alkışlarla Yaşıyorum’ şarkısında arka fonda yer alan orgda hazır bulunan alkış sesinin sahteliğinin Zeki Müren’in hayatındaki gerçekliğini anlamak ama üzerine çok düşünmemek,
Sezen Aksu’nun ‘Beni Yak, Kendini Yak, Her Şeyi Yak’ şarkısında, kendisinin sözsüz ağıt yaktığı kısmına eşlik etmeye utanıp,
şarkıyı vokallere söylettiği kısmında coşmak,
her yeni şarkısında hemen dinleyemeyip, demek ki daha zamanı gelmedi diyerek yaşanacak bazı acılı duyguları beklemek, Neşet Ertaş’ın rengine kandığı ‘Yalan Dünya’nın rengine kanmak ve inanmak her seferinde ve Yalan Dünya dizisinin Vasfiye Teyzesi’nin sızlanışında kendimize harbiden Ne Çektik Be! Demek…
Bu böyle uzar gider, bir Onur Ünlü filmi senaryosu olamaz ama binlerce şey yazabilirim burada olma halim ile ilgili ama her ölen insanda nasıl yutkunup sonra hayatımıza yine de nasıl devam ettiğimizi anlatamam.
Evet ya da Hayır çıkması birçok şeyi değiştirecek, birçok şeyi de değiştirmeyecek bu ne umut ne umutsuzluk. Sonuç ne olursa olsun ben bir yere gitmeyeceğim onu biliyorum artık, hayat hep tükürdüğünü yalamak onu da biliyorum ama gitmek için uğraşmayacağı çünkü buraların duygusu, şiiri, müziği ile doluyum, bu dile doğmuşum, hayatın çelişkilerini bu dil ile okuyorum. Meraklarım sonsuz ama buralardan besleniyor. ‘Ne bu deveyi güderim ne bu diyardan giderim’ ve devrime de inanmıyorum ama çürümeye inanırım. Çürürken yeşeren her lezzete inanırım. Bu şarkılara, bu romanlara, bu şiirlere inanırım çünkü ne olursa olsun varlar, onları yaratan her şey de onlarla birlikte var.
Hayatımız bazı politikacıların, patronların ya da bin türlü kötülerin bize layık gördüğünden daha değerli, daha fazla ve hep iki seçenekten daha çok. Beni içine doğduğum bu dilden başka hiçbir şey hapsedemez ve ben o hapisten hep edebiyatla, şiirle, müzikle bin türlü dilsizlikle kaçarım, sızarım!
Yarın sonuç ne ne olursa olsun şu alttaki saçma video (ülkeyi terk edemeyeceğimin habercisidir benim için) ile coşan, bekleyen, kanıp, inanan, utanan, anlayan ama belki üzerine düşünmek istemeyen herkesi her zaman birlikte Ne Çektik Be! demek için çaya, kahveye, rakıya beklerim! Çok yetenekli olmasanız da, parlak fikirleriniz olmasa da, söyleyecek güzel şarkılarınız olmasa da, üzerinizde kırmızı kareli pijama ya da çizgili çorap olsa da, soldaki amca gibi gitar çalamasanız da, içilen rakıları fotoğraflarda videolarda gizlemek zorunda kalsak da, bazı duyguları birlikte anlayabilmek için lütfen gelin!


https://www.youtube.com/watch?v=gy8FwLs2CDo

11 Nis 2017

Bir psikikoloğun uğraşı psikolojik kürtaj değildir
arızalar, hasarlar öyle alınmaz dışarı ne bedenden ne de zihinden
asla terkedilmezler sadece varlıkları kavranır olabilir
tekne kazığa çekilince  kagamozları kazıyan kişi değildir psikolog,
teknenin kendi kagamozlarının farkına varmasını sağlayan balıktır!
Kagamozların karanlığında tekne ile yüzer
kagamozlardaki midye kolonilerine arkadaştır, tekneye hem dost hem düşman
varlığını göze sokmadan ve avlanmadan yüzer tekne ile
ve bir çok teknenin yoldaşı olabilir aynı anda
yaşayan bilir.
psikoterapiyi bir kürtaj olarak tanımlamak ne bir tekne ile ne de bir balık ile yüzmemiş olanlar için
korkulu bir savunmadır sadece, ayakları hiç suya sokmamak için ve teknenin altına hiç bakmamak için.

10 Nis 2017

edebi haller ve dolunaylar


Hayatın bu edebiyat hali
Yazacak onca şey varken ben sadece şiir yazmak istiyorum
Hiç bir zaman birbirimizi anlayamayacağımızı bilerek
Anlaşılma kaygısı gütmeden ve sevilme
Sevilmesek nE olur bilmiyorum, bahar hiç olmamış olur gibi olur belki
Belki dolunay yükselirken bir şarkıda ağlanmamış gibi olur
Ya da hiç ağlamamak gibi olur
Sarhoşluk yapış yapış tatlı iken sarhoş olmamak gibi olur belki!
B u dolunayda Zeki Müren’in kahır mektubunu dinleten Bir mektup aldım
Ben mimozaydım kokusuydu postaneye dolan
Ama postacı hiç postaneyi koklamamış gibi
Zaten koklasa ne olacak ki, mimoza kokusunu benim bildiğim gibi bilemez
Onun bilmeleri başka
Ben artık her mimoza kokusunda ve her aşk şarkısında sadece dedemi ve teyzemi düşünürüm
Onları düşünüyor düşünmeler
Onların yokluğu sadece tek yoklukmuş gibi
Anlaşılamamalar ya da yanlış anlamalar sadece onların yokluğu ile ilgili
Olsalardı söylerdim olsalardı sarılırdım gibi
Hiç önemli değil halbuki öleceğiz dedim bağımsıza
O bir kedi
anladığını varsayabildiğimiz için severiz kedileri
Anlamazlar halbuki
Ve anlaşılmayı beklemek çok salakça
O yüzden kediler var
Çok salaklar ve iyi ki varlar, sevilmek için kafa atarlar
Ve bu tuttuklarım içinde aslında öyle değmez tutmaya belki
Söylesem mesela
Pişmanlık gerek yok
Akıllıyız çünkü biz çok akıllıyız
Yalnızlıkta tüm sevilenler bir olur
Her şarkı ona olur ki o yok
Ve düşünülür niye öyle seviyorum ki insanları
O insanlar aslında yoklar
ü hakkımdaki yargılarından başka
Ve hiçbiri her birinden biri olmayı yediremez gururuna
Ama severim hep çok sevdim neyse ağlanması gerekenleri ağladım
Dolunayda şarkıyla dinledim
Sonra bakıp bir çocukluk fotoğrafında özledim her birini tek tek
Sarılsalar hep birlikte uzay olur gerçekten
Ama evren var
Kenan Evren gibi değil gerçek evren
Müzik var mesela
Su var
Duş alabilirim ve sonra saçlarımı kurutmadan yatabilirim
Ve internet var bunları paylaşabilirim
Kimle hiçle
O yüzden güzel
Hiç
Sadece hiçtir ve hep çoktur
TABİ ki o büyük lafları ederim
Bir kitapçıya girip Murathan Mungan sorarım mesela lise çağımda
Sonra sevmem ama çok severim ‘olmasa mektubu’ nu
Düşünürüm neydi bir arada tutan şeyi
Olmasa mektubun yazdıkların
Ne çok şarkı varmış mektuplar ve ayrılıklar üzerine
O yola girince hep karşılaşıyor insan
Ne kadar üzgünüm şimdi
Ne kadar
Ve uyuyabilecek kadar başımız döndüğünde
Sevmek birçok şeyi göze almaktır

Ve kalem koyulur kadehin üstüne bu kadar demek için ağlamalara

kg : gecikmiş,
ertelenmiş 
her karşılaşmanın
 mesele edilmiş 
her yazısının 
her mm si 
ağır ,
her an'ı  sana düşman ,
 her sözcüğü 
asit  
yazıldığında içerdiği düşünülen anlamı hiç  taşıdığı görülmez!


ama HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL..
çünkü ölüm var! 

8 Nis 2017

Farklı sınıfları, odaları, çorap gibi sıkan korkuları bırakırsak
belki çıplak tesadüf vardır
bu aşkı istemelerimiz uzanınca gökyüzüne
yıldız gibi kayar ama aslında uçaktır
ama olsun! belki sadece olsun!!

5 Nis 2017

mimoza.2

Mimoza kırılganlığını bilemez aslında kalabalıklığını da
Ömrü zaten kendi suyunda
ama yalnızlığı kokusunda, bozulmaz
Bu bilememelerimiz 
Bırakalım kalabalık ve dağınık kalsın
Kendi ömrü kadar suyu 
Yalnızlığı kadar kokusu olsun


Bir dal mimoza:

AY YOKUŞU
Şimdi ne dediğini bilmiyorum 
Sola mı dönelim ,ayrı mı yatalım?
Ay yokuşunu çiziyor ki akşamında
Gecesi düşkün ve soğuğu pis
Bir ay gününde doğdun ki
Bir de senin dünyanda
Kaç bin yere dağıldım
Kraterinin sıcağında dumanında
tahminim oydu ki
bugün şuraya gittin
gecesinde belki sustun
ya örtüsüydün uykunun
ya da bir yatak asmasıydın sarılan
yarın üzerinde yürüyeceğim
kaldırımlarını düşündüm de o’nun
eksik bir taşı vardı ki o’da
bugün gördüğün kırık ayaklı kedinin
kırık ayağının patikasıydı yine
ay yokuşunu çıkıyordu ki yavaşça akşamında…
çünkü sanki sen elini yüzüne götürmekteydin gibi… yüzünde elinin gölgesi..
k.g.

4 Nis 2017

Her şey için gerekli tek şey Kalp,
O da ben de var, -can