25 Eki 2017


Bir gecenin ağrısında karanlık tüterken
Şair gibi olmalarımız
Külü göğsğmde
Kapıyı kapatsana dedi soğuk
Oysa pencereydi ışıklı ekran
Dumanlı gibi uyumalarımız
en sevdiğim turşu lahananın yaprağı
en bilmediğimiz biz
tadı kimin ağzında kim bilir?
Bu nehirin soyduğu çıplak yaprak da turşu olmak isterdi belki
Ama ne güzel aktı aslında sarıldı taşa
Taş şair gibi baştan başa
Bu ağrı en bildiğim

-->
Söndü dedi uyku sol yumurtalıkta

11 Eki 2017

Ariel (Sylvia Plath)
Durur karanlıkta.
Sonra maddesiz mavi
Boşalır kayalıktan ve uzaklardan.
Dişi aslanı Tanrı’nın,
Nasıl da birlikte büyüdük,
Topukların ve dizlerin ekseni! – Alında kırışıklık
Böler ve geçer, gerdandaki
Ele geçiremediğim
Kahverengi kavisin bacısıdır,
Zenci gözü
Böğürtlenler fırlatır
Kara kancaları-
Siyah şirin kan ağız dolusu,
Gölgeler.
Başka bir şey
Çeker havada beni –
Kalçalar, saçlar;
Kar taneleri topuklarımdan.
Beyaz
Godiva, giyinirim –
Ölü elleri, ölü terbiyeleri.
Ve şimdi ben
Köpürürüm buğdaya, denizlerin bir ışıltısına.
O çocuk çığlığı
Erir duvarda.
Ve ben
Okum.
Uçan kırağı
Canına kasdeden, gezintilerde
kaçışan kırmızıyla eş
Göz, sabahın kazanı.
Sylvia Plath (1932-1963, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

8 Eki 2017

Bu ler ve güçtüler
faydası kabuğunda hayallerin
tabloların hücrelerine sığmayan gözlerimin nuru
bunu iyiliğinden akmadı
kabuğu soyulmuş hayaller haşlandı
Bu işler, bu tablolar hiç organik değil