Ev, yağlanmış yatağında kayan bir eklem kadar kolay çalışan, bozulmamış içgüdüsel hayattır, orada herşey olması gerektiği gibidir...
Bu ev döngüsünün zamnalaması konusunda söylenebilecek en önemli şey: Zamanı geldiğinde, zamanıdır. Hazır olmasanız bile, işleriniz bitmemiş olsa bile, bugün geminiz geliyor olsa bile. Zamanı geldiğinde zamanıdır. (s. 319)
Vahşi dişiyle konuşmak için bir kadının geçici olarak dünyayı terk etmesi ve bir yalnızlık haline girmesi gereklidir. Uzun zaman önce İngilizce'deki alone [yalnızlık] sözcüğü, ayrı iki kelime olarak ele alınırdı: All one [hep bir]. All one olmak, temelli ya da geçici olarak tamamen bir bütün olmak, birlik içinde olmak demektir. Yalnızlığın amacı tam olarak budur, hep bir olmaktır.
Yalnızlık, bazılarının inandığı gibi bir enerjisizlik ya da eylemsizlik hali değildir, tersine, ruhun vahşi erzaklardan alarak bize ilettiği bir nimettir. Hekim-şifacıların, dindarların ve mistiklerin gösterdiği gibi, eski zamanlarda bir amaç taşıyan yalnızlık hali, hem rahatlatıcı hem de koruyucuydu. Yorgunluğu gidermek ve bıkkınlığı önlemek için kullanılırdı. Kehanet amacıyla da kullanılırdı, günlük hayatın koşuşturmacası içinde aksi halde duyulması olanaksız olan ve öğüt ya da rehberlik istenilen iç benliği dinlemenin bir yoluydu. (s. 327)
:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder