Evet akademisyenliği değil öğretmenliği hissediyorum, mimarlığı da hiç hissedememiştim şantiyelerde ustalarla işçilerle karşılaşmadan.
Kırılganlıklarımızla, naifliklerimizle, yorgun bir gecenin ertesi şiş gözlerimizle, çok açken ne bulursak yemelerimizle, ayağımızda yataktan kalkar kalkmaz taşa basmadan önce giyiverdiğimiz terliklerimizle karşılaşmalarımızı seviyorum. Bunun bir adı yok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder