Sevdin diye, diyelim ki öyle

diye düşünüyorum.

Bir ağaç ve ışık ne kadar neşeli olabilirse öyle

O onu düşündüğümüz bilmez, belki onu düşünmem başa bir şey için düşünmektir.

O ne düşünür diye düşünürken soğur benim düşünceler.

Öyle soğuturum içimi ama, bu neşeli ışıkları kapatmam.

Canımız ne kadar da dağılıp gitmek ister,

Suriye'de savaş bitmiş mi?

gitmiş mi o bulut.

Herkes keşke der ama niye inanmaz kimse.

Ya buraya gelirse bulut, ya gelirse ...

gelmez!  Bulut bir kedi, biraz pis gözleri buğulu ama yumuşak pis tüyleri

gelmez! halımızın renkleri neşeli

gelmez o bulut!, kar gelir yağmur gelir 

gelmesin...

biraz heyecanlı, biraz aşık olan gelsin! Merakla beklesin başka gelişleri

Oradan oraya savrulan insanlar halılarını sersin artık, çamaşırlarını kendi iplerine assın.

Kimse kimseye acımasın artık, nefret etmesin kokusundan teninden saçından. 

Kasım karanlığı içimizde

güneşli aslında ama soğuk ve kupkuru

ben bir melodi bekler gibiyim peşine takılacak

gitsem dolansam kaybolsam gibi

Umut bulunan bir şey değil ki_ Nerede?

Doğuruyoruz her sabah başımız yastıkla boğuşurken.

Kayıplarımızı hatırlamaya başlamadan önce tek tek 

gözlerimizden, parmaklarımızdan, omuzlarımızdan en çok da göğsümüzden doğuruyoruz.

Boğum boğum

Sonra ona sarılıyoruz soğumadan sımsıkı

olur diyor içerden bir ses...

Gong bir arkadaşımın arkadaşının kapısının halasının oğlu çıkabiliyorsa ....olabiliyorsa...

neden olmasın,

daha sıkı sarılalım umutlara

bu konuda egıtılmıs olsaydık kendımızı cok tuketmeseydık sınırlarımızı bılseydık bu denge bozulmayacaktı bence alarmın gereksız olduguna her seyın yolunda olduna ıkna etmemız lazm

ınnamamız lazm gerekten sonra bunu sorgulamadımızda gercekten bedenimiz de bır noktadan sonra ıkna olacakve alarmlar susacak ya da en azından sesını kısacak.  dedim. İnanmak istedim. İnanmak istiyorum.

Alarmların susmasını ve sadece kendi içimizi duyabileceğimiz sessizliğimize dönmek sitiyorum.

Mls bugün Ian konserine Londra'ya gidiyor. Onunla çok gurur duyuyorum. Öyle bir gurur ki

Nobel almış olsa bu kadar durulanmazdım.

Keşke orda olmak olsaydı birlikte ama belliki bu onun yolculuğu ben el sallamalıyım buradan.

Çok anlam yüklemiyorum

Anlamsız da olmaz ama, anlam var orda

Bunun bir anlamı var her şeyin bir anlamı var anlamak zorunda değiliz.

Her şey şimdi ve burada karın ağrılarımız kadar gerçek ve anlamlı

düğmeme basıp anlattığım dersler onlar da anlamlı

inanmak istemiyorum inanıyorum.

Etrafımızı saran bu pislik, o da gerçek 

Orda öldürülen çocuklar bebekler 

ölen o adam şimdi nerdedir kimbilir.

Oralar hakkında dediklerine vardı mı yoksa yok mu oldu öylesine

hiç bilemeyiz işte hiç...

Saplı Cam bardakta içtim türk kahvemi

çünkü şimdi böyle

Güle güle Mls, boyundan öpmeden gelme!

Onca şey oldu yazmak gelmedi içimden

Ali bey, hastalanınca içim taştı.

Güneş dedim tutuldu dün, ne olmuştu İsrail e İran saldırdı peki tamam.

Patlayan skandallara mı Savaşlara mı Ali Bey'e mi üzülmeliyim?

Justin ve Selena neden kalbimi kırıyor, Billie'nin sesi neden hep bu kadar dokunaklı...

Yeni sezona başlıyoruz aslında rüyalarımdan biliyorum

Kınamı yaktım bekliyorum

Sabah erken kalkamalı ve erken yatmalıyız

hani artık meliler malılar yoktu, hani söz dü.

Acıların varlığı ve aşkların yokluğu sızım sızım bazen

her zaman değil ama bazen orda duyuyorum duymazdan gelemiyorum

Yine de söz kendimiz olmak için vereceğimiz uğraşlara

yeni karşılaşmalara 

Bugün o gün sanki:)

ilerde bahsi geçecek bir gün...

tadını çıkaralım o zaman

yeni yeni yenilerle tanışmak

bu kahve kokusu bu heryere kavuşan halılar

her şey bir beceriymiş mış gibi yapılan

mış gibi yaptıkça öyleymiş gibi olan

karnımda sancı var ama abartmıyorum hiçbir şeyi sanki

Çok tanıdık gibi ama çok zaman oldu London!

tuğla rengini, havasız metro rüzgarını, ağaçlarını ve 

bağlamı çok farklı bir şehirden buraya ışınlanmış eski dostlarımı özlemişim.

Geldim, gelmek kolay değil ama kolay gibi oldu

neden çok zormuş gibiydi diye düşündürecek kadar kolay oldu

neden herkes orda hapiste gibi diye görecek kadar uzaklaştım

yirmi yıl önceki benle sokaklarda karşılaştım

her fişi, her broşürü toplayan her klişe ile fotoğraf çektiren

onlar zamanında tamamlandığına göre şimdi gerçekten bu kente bakabilirim gibi oldu

acelesiz ama biraz kaygılı

bir sunum yapılacak hep hayali kurulan, birileri ile tanışılacak...

Boşluklara sarı çizgilere dikkat edilecek...

Burası daha tanıdık şimdi Mardin daha yabancı

etrafta anladığım bir dilden balon

Biy ay doldu, 

ben yapmam gerekenleri bitiremedim yine

bitmezler hiç bir zaman zaten ben istediğimde

istediklerinde biter bitecekler

o sırada ben kimbilir nerelerde..

uçtu düşünceler yine, kapıyı açtım geri çağırıyorum

çünkü bu dolunayda yine ben kendim için olması gerekeni yapıyorum.

Çünkü bu evler bizi biz yaptı!

Çünkü sadece sevinebiliriz...

Bir tanı daha koyuldu adımıza

bir tuğla daha söküldü böylece içimizin sıkıntılarından

sıkıntı değilmiş o meğer

İçin taşan fazlalarıymış, su olup akamayanlarmış

Güzelce toplamışız içeri

şimdi ne yapmalı, çalışmalı yine

Bir oda daha eklendi evimize,

Kalabalık değiliz ama sevdik orayı da.

Bir duygum var, onu düşünmekten çalışamıyorum

Bir duygum var onu düşünmekten uyuyamıyorum

Bir duygum var söylenmiyor

Bir duygum var çok sarılmalık.

Bir duygum var dert hiç değil.

Bir duygum var duymam gerek sadece

Bugün de bu dolunayın haberi gelmiştir şükür

Londra sütlü çayımız ve sarımsaklı ekmeğimizle tadı damağımızda

bu sefer başka diyor içim

ne yollardan geçildi, çatallandı birleşti tekrar tekrar düğümler çözüldü üfleye üfleye

Nazar denildi aksiliklere, olanlar anlaşılmadı bile gürültüden

hep olmayanlar bağırır zaten.

Şimdi bir şey oluyor sanki çatır çatır

hazırlan dedi bir şey, AA aradı sabah hayırlar olsun.

Yılların hesaplaşması, bir şeylerin sonlanması dedi, bir tarih dedi nerde başlamıştı skop?

Seviyorum dedim içimden öfkeli saldırgan hoyrat bazen ama severim işte böyle boğaları nedense

olanlar güzellikle tamamlanmalı, aydınlığa seslenmeli

söyleyeceklerim var sanki herkes dinlesin

gözümü kapattığımda gittiğim yerler var sanki herkes bilsin,

Anlasınlar mı diye her şey, kim kimi ne zaman anladı ki?

yüzüm nemli avuçlarımda, akıyor bir şey içimden taşlara

söyleyin ağaçlara gelişimi, gölgelerinden bana da saklasınlar.

Hiç gitmemiş gibi değil ışıklar artık,

bu şarkı nerden çıktı şimdi derken

kesin bir dolunay hesaplaşması vardır bir yerlerde dedim içimden.

Peki arındık mı yeniden gül yağları ile,

Bir filmi başından sonuna izleyecek sabrı olmayan çocuklarla

düşündük mü yeniden nasıl da büyümüş sabrımız bedenimizle

Kupkuru her yer, yazılanlar ekranda

bir söz var verilmiş içimde

oluyor oluyor ve çiçekler kediler büyüyor.

Bu dolunay da  dolunay gibi yine parlak

sertmiş, fırtınalı ve halılar yıkanmalı.

Sen Ağlama' konserine bilet alındı komşu şehre

çünkü konserlerde ağlamak ağlamaların en güzelidir.

Ben de bana kıyamam al yüreğim benim olsun...

AA'ya iyiki doğdunlar denildi ve Egm'e sene de bir gün!

Görüşemediğimiz uzaklıklarda sevgiler gönderildi yine

ve bu 23 Nisan da neşe dolduk. 

Neşe altından daha pahalı, gidilemeyen yollardan daha uzak şimdi.

Bir şeyler çok değişiyor alttan alta

biz yavaş yavaş

aradaki zaman farkını çaya karıştırıp içiyorum

uyuyorum sonra

kendimi görüyorum rüyamda sular içinde bambaşka yerlerde

Dur desek hiçbir şey durmaz

Bu içimdekiler gibi.

O zaman çayı iyi demleyelim.

Bşşk'ı gördüm, trenler gördüm, yıkılan evler gördüm, kg'i gördüm, Türkan Şoray'ı gördüm

Trenle İstanbul'a gidelim dedi Bşşk,

Onunla trenle İstanbul'a gitme ihtimalimi gördüm.

Sonra toprağın altından seslendi gerçeklik.

Anlamamışım bu güneşi tutulmayı, sertti dediler sümüklerim sandım, İran'dan İsrail'e füze sandım

Derin nefes aldım, yattım etraftaki tanıdıkların çıkardığı sesleri dinledim.

Aklıma düşene kulak vermedim.

Bu yas nasıl tutulacak kimbilir.

Kimbilir ne kadar daha acıyacak, ne kadar özlenecek.

                                                      Hep bu bizden fazlasını dert etmelerden,

hep bu hayatın tadının acımsı olanını sevmelerden

Çok erken 

Aklıma düştüğünde hemen arasaydım keşke! lerden

ve güneşten, tutulmadan, genzime dolan sümükten ve öksürmekten

düşünülmez oldu bu son iki yıl.

Neler olmuştu ki bu iki yıl. 

Bşşk gitti,

aramızdaki tüm muhabbetler ve sadece onun bildiği anılarımızla gitti.

Bir haberdi geldi 

bahar tomurcukları ile 

ve sessiz sedasız plansız

dedim: planlı olmaz bu işler, gelen bilir gelişini

zm.zm: kader gibi bir şey dedi.

Ne olursa olsun baharlar hep gelirdi

ve tomurcuk hep bir neşeydi.

Güzeldin çok güzeldin

öyle hissederdin arada

çiçek gibi özel gibi

üzerine bu toprağı atanlar da sevdiler seni

Hiç kaybedecek bir şeyimiz yokmuş gibi yol versek nehirlere

çökmesek kıyılarına köşelerine

çok mu zordu olanı olduğu gibi sevmek

avakadosuz kahvaltı yavanlığında şimdi bazı şeyler

ve iyi ki bazı dostluklar cinslerimiz karışmadan varlar

çiçek açmış badem ağacı gibi pembeli morlu bize bizi söyle

o kadar

Her yeni günün heyecanını kaygı ile karıştırmadan

jungkook dinlemeli

Olabilecek olanlar gözüküyor karşıda

Bazen birine inat olsun diye bazen içten bir merakla

Devam etmeli diyorum herkese 

ben de devam etmeliyim

Bir film peşine komşu şehire gidilir

istenirse gidilir

Film olmazsa sıcak bir kutuda içimiz ısıtılır

o yavrulardan biri benim sanki 

annemin tüyleri sarsa rüzgar yalasa

öyle uyudum uyku bembeyazdı

Bu dolunay bir atak getirdi

13. gündü yumurtalar yola çıktı

amuda kalktı hissizlik kandildi dua etti

uzaktaki hastalara rüzgar gönderildi serin serin

Rozalin yanımda kal dedi

anne olmanın eli tutuldu

üç yavru geldi bu dolunayda iki turuncu kayboldu

Zıpladı hissizlik biraz terledi dolmuşa bindi

çok sert soğuk bir rüzgar esti

Buradayız can'ım buradayım her şey yolunda

Bu da yine bir savaşın ortası ait olmadığım ama savaştığım

Dursam da savaşıyor gibiyim 

Kabul edelim bir arkadaşlık yok burda 

kalmamış sanırım 

öyle içelim kahvelerimizi o zaman karşılıklı 

Alev alev yandığımdaki bir his

çözülmeyen buzlarımı hatırlatıyor.

Neden bu kadar buz...

neden bu kadar önemsedim öylesine düşünceleri öylesine davranışları

gittim

Ben kendim, burada yine kendimle

bulutlara değmez başımız ama dik duruşumuz

Dünya bu kadar saçmalamışken

Her şeyi kendi başımıza kendimiz el yordamı ile buluşumuzu 

Kimsenin yol göstermediği bir yerde kendi yolumuzu aydınlatan ışığımızı

Her eşyi bilmesek de, bilmediklerimizi kalbimizle sezip aklımızla doğruyu muhakeme edişimizi alkışlıyorum...