23 Şub 2012


Noktadan bakınca boş bir kağıt,
Kırıktan bakınca dolu bir taş gibi
Boş muyuz hep beraber yoksa yalnız dolumuyum
bilemedim!!

Attali labirent fikrinin yeryüzü ile ilgili olduğunu söylemekte. Mağaralarda girdapların keşfedilmesi, ırmakların kollarından oluşan ağın, onların kıvrımlarının, ormanların içinden geçişlerinin incelenmesi sonucunda belirdiğini söyler. s: 28
Bütün bu gözlemler sarmalın keşfini doğurur ve oradan labirente geçilmiştir. Sarmal düz, kurallara bağlı ve düzenli iken, labirent köşeli, dolambaçlı ve düzensizdir, tıplı insan gibi. Bu düşünce şüphesiz insanın ilk kat ettiği ve sonucunda bir kişi haline dönüştüğü yola da yabancı değil: Onu ana karnından çıkaran yol. Kadın insanın ilk labirentidir.(Jacques Attali, Labirentin Tarihi, s:28, 2004)

19 Şub 2012

çıplak ve ayak

Bir naylon okyanus gibi olur mu? okyanus naylonlaşıyor da, naylon neden okyanus olmasın ki? Peki sesi de nasıl aynı, ya ışık? Okyanus yokken, ıslak bile değilken okyanusu hissettirebiliyorsa, bir ses, bir ışık, bir tül gibi naylon  neden soyunup atlamıyoruz içine bizde. Yaratmaya odaklı biz, işimiz gücümüz herşeyimiz yaratmak ya tül gibi bir naylon torba bile yapamıyorsak ne önemi var bu diktiğimiz kulelerin, oraya buraya. Hem ne kadar basit, hem ne kadar zor bu yapmak!

http://www.ciplakayaklar.com/

bāb-ilû


Akadca bāb-ilû sözcüğü Tanrı'nın kapısı demektir. Sümerce'de aynı anlama gelen sözcük Kadingirra'dır.
Eski Ahit'te Babil sözcüğü Babel şeklindedir. Bu kelime İbranice Bavel kelimesinden gelir ve Eski Ahit'te "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır.
Kur'an'da şehrin ismi Babil olarak geçer. Türkçe'deki ismi Arapça'dan gelmektedir.
Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir.
* Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır.

18 Şub 2012

yuvacan
Bir şeyin yokluğu, onun varlığından daha dayanılmaz ve tatlı olursa ona aşk mı denir?  O şey olduğunda tadı kaçıyorsa, istemek, arzu nesneden bağımsız ve hep daha fazla. Çok fazla. İstemelerimiz şekilsiz biz şekilsiziz. Neden bedenimize ve diğer bedenlere bu kadar inanç? Ve şeklimizden kurtulmak demek zihin demek de değil en kötüsü. Hiç olmayı kabul ettiğimizde "arzular şelale" belki de!

4 Şub 2012

6.26.09


____yuvacany____________yuvacanyu ______yuvacanyuvacan_______yuva vacanyu ____yuva acanyuvac___yuvacanyuvacanyuvac ___yuvacanyuvaca acanyuvacanyuva_______yuva __y an canyuvaca nyuva_________yuva _ canyuvacanyuvacanyuvacanyuvacany_______yuva _yuvacanyuvacan canyuvacanyuvac______y yu yuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyu__yuv yuvacanyuvacanyuvacan vacanyuvac_y yuvac yuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvacan yuvacanyuvacanyun canyuva nyuvacan _yuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvac __yu anyuvacany yuvacanyuva anyuv ____yuvacanyuv nyuva yuvacanyuvacan ______yuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyuvacanyu _________yu nyuvacanyuvacanyuvacanyuv ____________yuv nyuva acanyuva ______________yuvacanyuvacanyuvaca _________________yuva uvaca ___________________yuvacanyu _____________________yu ca ______________________yuva _______________________yu

Artık ne modern öncesi bütünlük algısına ? sahibiz, ne 20.yy ın ütopyalarını gerçekleştirebildik, ne de sosyal varlığımızı dünyaya uydurabildik, savaşları, yıkımları durdurabildik. Ama ısrarla hala inşa ediyoruz. Belki artık pek ütopyalar, hayaller yok ama inşa ediyoruz. İnşa ettikçe değiştirdiğimiz, değiştiğimizi varsayıyoruz. Hayal etmek ise yeni bir dine dönüştü. Olmak istediğimiz biz ve olan arasındaki boşluk hala aşılamayan genişlikte. isteklerimizi revize etmek ya da olan bizi revize etmek? 

“neden hiç yerine ille de birşeyler koyuyoruz?”  C. P s: 34

Portzamparc C., Sollers P., 2010, “Görmek ve Yazmak”, Yapıkredi Yayınları