10 Ekim 2016 Moda Sahnesi / Hakan Yücefer
Bu metin derste tutulan ders notlarından derlemedir. Anlaşıldığı kadarı ile aktarılmıştır.
Deleuze her filozof gibi kendi üzerinde deney yapan biri.
Meseleleri kişisel alandan kavramsal alana çekme
becerisi var.
Bu nedenle genellemeleri tekillik haline getirebiliyor.
Durumları semptomlara indirgemiyor.
Durumlar kendi felsefesinin yan etkileri, güdülerinden
ötede.
Ve filozof yersiz A-topos
Kitap önerisi: Michel Tournıer Cuma ya da Pasifik Arafı
Filozoflar için düşünce ve yaşam bir şeyin iki yüzü gibi
o nedenle filozofun biyografisi aslında sadece yaşamından anektotlar ile felsefesinin aforizmalarının iç
içeliği.
Bu bakışla Deleuze’un biyografisini ele alırsak beş
Düşünce hattı/Aforizma ortaya koyabiliriz:
1-FELSEFE HAYRANLIKLA BAŞLAR!
Önce hayran olmayı bilmek gerekir, gerçek eleştiri
hayran ola ola gerçekleşir.
Hayranlık kendinden daha büyük bir şeyi kabulle ve
yüzleşme ile ilgilidir, kişi böylece kendi kişisel dünyası dışına çıkar.
Deleuze bu kendi felsefesini aynı zamanda yaşar. Tüm iyi
kritikleri içinde hayranlık vardır.
Hayranlık özneyi parçalıyor, açıyor.
2-FELSEFE APTALLIĞA DİRENMEKTİR!
Burada aptallık elitist bir bakış içindeki aptallık
değildir. Bir nevi hamlık, olmamışlık.
Felsefe olmadan once kanaatler vardır. Doxa lar, doxalar
felsefe ile renklenir.
Felsefe kanaatleri problematize eder. Bazı laflar belli
bağlamlarda, sorular sorulduğunda problematic haline geliyor. Kanaatlere karşı
yaratıcı kavramlar oluşuyor.
Felsefenin görevi demistifikasyon yani gizemlerden
arındırma.
Felsefe kendi adına düşünmeyi öğrenmek, kendi
problemlerinle ilgilenmek, Deleuze da kendi felsefesinde ve hayatında böyle
yapıyor.
3-YARATICILIK ‘POTANSİYEL FARKLARDAN’ VE BU FARKLARIN
KARŞILAŞMASINDAN DOĞAR!
Guattari ile olan ilişkisi bu temelde okunabilir.
Deleuze potansiyel farkları ile karşılaşmak istiyor.
Guattari ile karşılaşmasında kendini sahil, Guattari yi
ise deniz olarak tanımlamış. Guattari’nin kavramlarına form veriyor.
Kenidis bir özne olmayı red ediyor. Kişiliği bir ürün
haline gelmiş bir özne olmaktansa bir çoğulluk olarak kendini yanımlıyor. Ve
karşılaşmalarda kişişliker karşılaşmıyor. Sadece bir geçişim, elektiriklenme
oluyor.
4-OLUMLAMA VE HINÇ
Lanetliler kendi olumsuzlukları ile lanetlerini
yaratıyor diyor. Spinoza’nın görkemi masumiyetinde, hayata güveninde.
Aksi durumdaki lanet kendine karşı vicdan azabı başkasına karşı hınç.
Aksi durumdaki lanet kendine karşı vicdan azabı başkasına karşı hınç.
Lacan ve Badiou arasındaki tartışmalarda Deleuze’ın
olumluluğunu ve diğerlerinin hınçlarını görebiliriz.
5-ÖLÜM DIŞARDAN GELİR!
Hayatın anlamının ölümlülük üzerine kurulmasına karşı.
Spinoza’nın sonsuzluğun bakış açısından bakışına daha yakın.
Hayatın anlamını sonu olmasında değil, anların
tekilliğinde.
Ürünün kendisinin tekilliğinin önüne geçmesine karşı.
Öznenin ölümünün de öznenin tekilliğiin önüne geçmesine karşı olduğu gibi.
Her an ölüyorum zaten, her an değerli. Esas olan yaşam,
ölüm ikincil bir durum.
Ölüm yaşama deneyiminin kurucu unsuru değil.
Ölüm zorunlu ve anlamsız.
Kendi intiharı özne olarak verdiği bir karardan çok yine
bir zorunluluk, fiziksel oalrak insna olmaktan uzaklaşması.
Metin öneri: Müzakereler kitabı ilk metin/ Sert bir Eleştirmene Mektup.
http://www.kavramveduyum.com/2013/04/sert-bir-elestirmene-mektup-gilles.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder