25 Ara 2020

23 Ara 2020



Neresi kaderimiz neresi niyetimiz bilemedik
sadece dağdı taştı baktıklarımız
şu dağlarda taş olsaydık derken gbt mizi istedi adamlar
korkmalıydık piknikten, kahveden
görmüş müydük sarhoşlar fuhuşlar vardırlar
ne de saf gözüktük taşın gözünden o an kim bilir?
korkarım görmek istemedğimi görmüyorum artık
korkmak istemediğimi korkmuyorum
yine de içimden bir baş korkmalı mısın?  acaba diyor ama dağlar dinlemiyor









22 Ara 2020


'Bu hasretlik bizi çürütecek mi yoksa bir gün ağlatmayıp güldürecek mi?'
diyor kendiliğinden dalgalı sesli Ferdi,
yapıştı canına kara sevda.
Ben programla bile zor dalgalandırıyorum sesimi
ve yine tüm ölüleri toptan özleme zamanım gelmiş 
aynı anda aynı yerden toptan sızlıyorum sonra
Başka bir Ferdi'nin 'aşkını sır gibi sakladım' piyanosu ile içim hüzüne coşuyor
ağlamaları şarkılara bağlayıp 
ekranda kendi halini görmeye katlanmak dertleriyle omurgamı dik tutup online derse koşuyorum 
kendini görmek istemediğin halde kendine yine de bakmak zorunluluğun 
bu arabesk halimiz oldu şimdi
aşk acısı çeken Seda'nın topunu arıyoruz hep beraber
bu içimizdekileri boşaltacak kürek nerde 
maşa da olur, yakalayıp ateşe atsak, ateşe ağlasak
ani çakan gök gürültüsü gibi sesli bir ağlamak geldiğinde yüzü peçeteye değil ekranı yüzümüze kapatıyoruz şimdi
evet bu şimdi bu şimdi

20 Ara 2020

https://soundcloud.com/yuvacan-atmaca/beni-leylalar-anlamaz


sözler sesler seslenip havalandıkça
Ben seslendikçe bana ve duymayınca ben
ama belki birileri duyuyordur şüphesiyle
karanlığa gömüldüm yine
akşam olur ve hiç hüzünlenmem
sevgilim gibi olmuş soba çayı demler her akşam 
ıslık çalıp şarkılarıma eşlik eder
mesafeler hep iç içe katlanıp katlanıp açılıyorlar




14 Ara 2020

Bir güneş daha huzurla tutuluyor.
Bütün öğrenciler burda Ahmet Arif biliyor
Rüzgarlı ve Sobalı 
Uçan uçmuş, uçmayanlar yine de bizimle 
Neyi hatılamalıyım diye düşünüyorum
Henüz her şey sessiz 
Yarın rüzgarla gelen gelir elbet.

26 Kas 2020

"


Hergün baktığın
Içinden konuştuğun
O ağaca deki: 

Manzara seni görmese de ben seni görürüm
Meyvelerinin hayalleri seninle içimde büyür 
Dallarının hayaline kuşlar beni tutunu
Yapraklarının sesini pencerem sessiz sessiz içimden dinler 
Içimden yine sana söylerim bu hoyratlıkları 
bile bile biz burada yine de varoluruz... 

24 Kas 2020










Evet akademisyenliği değil öğretmenliği hissediyorum, mimarlığı da hiç hissedememiştim şantiyelerde ustalarla işçilerle karşılaşmadan.
Kırılganlıklarımızla, naifliklerimizle, yorgun bir gecenin ertesi şiş gözlerimizle, çok açken ne bulursak yemelerimizle, ayağımızda yataktan kalkar kalkmaz taşa basmadan önce giyiverdiğimiz terliklerimizle karşılaşmalarımızı seviyorum. Bunun bir adı yok...


22 Kas 2020



Maydanoz suyu içerek derse hazırlanıyorum.
Kendi gökyüzümüzü mü taşımaya çalışıyoruz?
Çok hafif olması gereken bir şeyi birbirimiz için ağır ağır taşıyoruz
Uçabilmek bu kadar zor olmamalı belki, belki biz hafife aldık.




Life goes on  20 kasım 2020



11 Kas 2020

Deprem için İzmir'e gidilmişti
Şimdi dönünce kış geldi yeni haberlerle

15 Eki 2020

A. Artn dedi:  tam senin kitabın: “kelimelerin mekanı-mallarme’den broodthaers’e”, jacques ranciere… bir an önce edin ve oku derim..

peki

10 Eki 2020


Yilbasi gecesi heyecaniyla yarin sabaha hazirlandik. Yarin sabah aslinda bedenen olmasi biraz imkansiz olan bir konsere online katilacagim. O zaman bu da burada dursun

4 Eki 2020




Bugün de burada dursun.
Hangi ektiğimiz bugün bitti burada kim bilir!
Yazmak hep çarpık çurpuk ve delilikti
Gerçekliğimi yeniden kurmak iyileşmekti
Biri okudu, biri dinledi bugün,
dolunay sonrası yine bir şey oldu.
Belki bir gün bir roman yazılır kim bilir!

15 Eyl 2020

Dağlarımızdan bir ruh daha gitti
Bir kez daha ölümü düşündük.
Ellerimi yumruk yaptım, kuşlara bulgur verdim, çiçekleri suladım.
Beni duyuyor mu acaba diye yine merak etmeden edemedim.










https://www.youtube.com/watch?v=-8kSma_pLS4&ab_channel=CoskunPlak

14 Eyl 2020

' Öykünü anlatmak için içinden seçim yaptığın şeyler,her şeyden daha az değil,' dedi, gökyüzüne doğru duran yaşlı ağacın dallarını seyrederken. ' İnsanın dünyasını, yerel, anlaşılır, makul, tutarlı dünyasını kurduğu malzeme, her şeyden daha az bir şey değil. Yani tüm seçimler keyfidir. Bütün bilgi kısmidir - neredeyse hiçbir şeymiş kadar. Muhakeme yeteneği okyanusa atılmış bir ağdır. Çekip çıkarttığı gerçekler sadece bir parçadır, bir anlık bir görüntü, tüm gerçeğin bir pırıltısıdır. Bütün insan bilgileri yereldir. Her yaşam, her insan yaşamı yereldir, kendincedir, hemen hemen hiç denecek yansımasının pırıltısı gibidir...'



Ne geriye dönüş, ne ileri gidiş vardı. O yüzden yana dönmeliydi. 


...bilginin doğru kullanımının bilginin tamamlanması olduğunu da biliyordu. 

s: 130



Eski bilgi zordu ama keder verici değildi. Hepsi paradokstu, efsaneydi ve hepsinin bir anlamı vardı. Yeni bilgi sırf gerçekti, muhakemeydi ve hiçbir anlam ifade etmiyordu.

Büyük bir nehir var bu topraklar içinden akar ve biz  buna Tarih ismini verdik. 

s:121


..Onu yeterince eğitemedim. Neden delirdi?
...Delirmedi ağabey. Dur sana ne düşündüğümü söyleyeyim. Çocukken hep neden, neden diye sorardı, çocukların hep yaptığı gibi. Ben de: Bu böyledir, bu böyle yapılır, diye cevap verirdim. Anlardı. Ama onun aklı hiç huzur bulmuyor. Eğer kendimi ikaz edip durmasam benim de aklım öyle. Güneş Esasları'nı öğrenirken hep, neden böyle? neden böyle de başak şekilde değil? diye sorardı. Ben: Çünkü günlük yaptığımız şeylerle ve yapma şeklimizle tanrıları canlandırırız, diye cevap verirdim. O: O halde tanrılar sadece bizim yaptıklarımızdan ibaret, derdi. Ben: Doğru yaptığımız şeylerde tanrılar var: gerçek budur, derdim. Ama gerçek onu tatmin etmedi. O deli değil ağabey, sakat.Yürüyemiyor. Bizimle birlikte yürüyemiyor. Yani, bir adam yürüyemezse ne yapmalıdır?

.....'Kıpırdamadan oturup şarkı söylemeli' dedi.
......'Ya kıpırdamadan oturamıyorsa? Uçabilir.'
......Uçmak mı?'
......'Onların onun için kanatları var ağabey.'
........'Çok utanç duyuyorum,' dedi yüzünü elleriyle gizleyerek. s:119




Dünya kutsaldır Havzhiva. Kainat kutsaldır. Bu hiç bir zaman vazgeçmek zorunda kalmadığım bir bilgi. Bütün öğrendiklerim, orada, burada öğrendiklerim sadece bu bilgiyi arttırdı. Kutsal olmayan hiç bir şey yok.

İstersen yerel kutsallığı, istersen büyüğünü seçersin. Sonuçta hepsi birdir. Ama insanın yaşadığı yaşamda değil. 'Bir seçim hakkı olduğunu bilmek o seçimi yapmaktır: Değişmek veya kalmak: Nehir ve kaya.'Hlaklar kayalardır. Tarihçiler nehir.
Bir süre sonra oğlan,'Kayalar nehrin yatağıdır,' dedi. 
Kadın güldü.....'O yüzden eve geldim,' dedi kadın. 'Dinlenmek için.'
'Ama sen varlık değiştirdin. Yine ayrılacaksın.'
'Evet' dedi kadın kararlılıkla. 'İnsan birden fazla varlığa sahip olabilir. Orada yapamma gereken işler var.'  s: 117

Soy, burada önemli. Orada önemli değil. Burada anlamı var ve burada işe yarıyor. Kainatta başka hiçbir yerde bir anlamı yok ve işe yaramıyor.
İki türlü bilgi vardır, yerel ve evrensel. İki türlü zaman vardır, yerel ve tarihsel.  s:116 


Ursula k. Le Guin, Bağışlamanın Dört Yolu, Halktan bir Adam

11 Eyl 2020

Güneş tutulmasıyla gelen mesaj bir metin olarak gönderilir....

7 Eyl 2020

olmuyordu ama her an olabilirdi

Senin sevdiğin herkesin sevdiği olunca
İismleri dağa taşa yazılınca soğurdum ben.
Ama bu sefer öyle olmadı, taşı anladım