Tüketmek Zorunda Olduğum Enerji Fazlalığı İşlemek İstediğim Günahlar Kısaca deryada deryalıklar!
26 Ara 2020
25 Ara 2020
24 Ara 2020
23 Ara 2020
Neresi kaderimiz neresi niyetimiz bilemedik
sadece dağdı taştı baktıklarımız
şu dağlarda taş olsaydık derken gbt mizi istedi adamlar
korkmalıydık piknikten, kahveden
görmüş müydük sarhoşlar fuhuşlar vardırlar
ne de saf gözüktük taşın gözünden o an kim bilir?
korkarım görmek istemedğimi görmüyorum artık
korkmak istemediğimi korkmuyorum
22 Ara 2020
'Bu hasretlik bizi çürütecek mi yoksa bir gün ağlatmayıp güldürecek mi?'
diyor kendiliğinden dalgalı sesli Ferdi,
yapıştı canına kara sevda.
Ben programla bile zor dalgalandırıyorum sesimi
ve yine tüm ölüleri toptan özleme zamanım gelmiş
aynı anda aynı yerden toptan sızlıyorum sonra
Başka bir Ferdi'nin 'aşkını sır gibi sakladım' piyanosu ile içim hüzüne coşuyor
ağlamaları şarkılara bağlayıp
ekranda kendi halini görmeye katlanmak dertleriyle omurgamı dik tutup online derse koşuyorum
kendini görmek istemediğin halde kendine yine de bakmak zorunluluğun
bu arabesk halimiz oldu şimdi
aşk acısı çeken Seda'nın topunu arıyoruz hep beraber
bu içimizdekileri boşaltacak kürek nerde
maşa da olur, yakalayıp ateşe atsak, ateşe ağlasak
ani çakan gök gürültüsü gibi sesli bir ağlamak geldiğinde yüzü peçeteye değil ekranı yüzümüze kapatıyoruz şimdi
evet bu şimdi bu şimdi
20 Ara 2020
https://soundcloud.com/yuvacan-atmaca/beni-leylalar-anlamaz
sözler sesler seslenip havalandıkça
Ben seslendikçe bana ve duymayınca ben
ama belki birileri duyuyordur şüphesiyle
karanlığa gömüldüm yine
akşam olur ve hiç hüzünlenmem
sevgilim gibi olmuş soba çayı demler her akşam
ıslık çalıp şarkılarıma eşlik eder
mesafeler hep iç içe katlanıp katlanıp açılıyorlar
14 Ara 2020
26 Kas 2020
Hergün baktığın
Içinden konuştuğun
O ağaca deki:
Manzara seni görmese de ben seni görürüm
Meyvelerinin hayalleri seninle içimde büyür
Dallarının hayaline kuşlar beni tutunu
Yapraklarının sesini pencerem sessiz sessiz içimden dinler
Içimden yine sana söylerim bu hoyratlıkları
bile bile biz burada yine de varoluruz...
24 Kas 2020
Evet akademisyenliği değil öğretmenliği hissediyorum, mimarlığı da hiç hissedememiştim şantiyelerde ustalarla işçilerle karşılaşmadan.
Kırılganlıklarımızla, naifliklerimizle, yorgun bir gecenin ertesi şiş gözlerimizle, çok açken ne bulursak yemelerimizle, ayağımızda yataktan kalkar kalkmaz taşa basmadan önce giyiverdiğimiz terliklerimizle karşılaşmalarımızı seviyorum. Bunun bir adı yok...
22 Kas 2020
25 Eki 2020
15 Eki 2020
A. Artn dedi: tam senin kitabın: “kelimelerin mekanı-mallarme’den broodthaers’e”, jacques ranciere… bir an önce edin ve oku derim..
peki
11 Eki 2020
10 Eki 2020
4 Eki 2020
15 Eyl 2020
Dağlarımızdan bir ruh daha gitti
Bir kez daha ölümü düşündük.
Ellerimi yumruk yaptım, kuşlara bulgur verdim, çiçekleri suladım.
Beni duyuyor mu acaba diye yine merak etmeden edemedim.
https://www.youtube.com/watch?v=-8kSma_pLS4&ab_channel=CoskunPlak
14 Eyl 2020
' Öykünü anlatmak için içinden seçim yaptığın şeyler,her şeyden daha az değil,' dedi, gökyüzüne doğru duran yaşlı ağacın dallarını seyrederken. ' İnsanın dünyasını, yerel, anlaşılır, makul, tutarlı dünyasını kurduğu malzeme, her şeyden daha az bir şey değil. Yani tüm seçimler keyfidir. Bütün bilgi kısmidir - neredeyse hiçbir şeymiş kadar. Muhakeme yeteneği okyanusa atılmış bir ağdır. Çekip çıkarttığı gerçekler sadece bir parçadır, bir anlık bir görüntü, tüm gerçeğin bir pırıltısıdır. Bütün insan bilgileri yereldir. Her yaşam, her insan yaşamı yereldir, kendincedir, hemen hemen hiç denecek yansımasının pırıltısı gibidir...'
Ne geriye dönüş, ne ileri gidiş vardı. O yüzden yana dönmeliydi.
...bilginin doğru kullanımının bilginin tamamlanması olduğunu da biliyordu.
s: 130
Eski bilgi zordu ama keder verici değildi. Hepsi paradokstu, efsaneydi ve hepsinin bir anlamı vardı. Yeni bilgi sırf gerçekti, muhakemeydi ve hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Büyük bir nehir var bu topraklar içinden akar ve biz buna Tarih ismini verdik.
s:121
..Onu yeterince eğitemedim. Neden delirdi?
...Delirmedi ağabey. Dur sana ne düşündüğümü söyleyeyim. Çocukken hep neden, neden diye sorardı, çocukların hep yaptığı gibi. Ben de: Bu böyledir, bu böyle yapılır, diye cevap verirdim. Anlardı. Ama onun aklı hiç huzur bulmuyor. Eğer kendimi ikaz edip durmasam benim de aklım öyle. Güneş Esasları'nı öğrenirken hep, neden böyle? neden böyle de başak şekilde değil? diye sorardı. Ben: Çünkü günlük yaptığımız şeylerle ve yapma şeklimizle tanrıları canlandırırız, diye cevap verirdim. O: O halde tanrılar sadece bizim yaptıklarımızdan ibaret, derdi. Ben: Doğru yaptığımız şeylerde tanrılar var: gerçek budur, derdim. Ama gerçek onu tatmin etmedi. O deli değil ağabey, sakat.Yürüyemiyor. Bizimle birlikte yürüyemiyor. Yani, bir adam yürüyemezse ne yapmalıdır?
.....'Kıpırdamadan oturup şarkı söylemeli' dedi.
......'Ya kıpırdamadan oturamıyorsa? Uçabilir.'
......Uçmak mı?'
......'Onların onun için kanatları var ağabey.'
........'Çok utanç duyuyorum,' dedi yüzünü elleriyle gizleyerek. s:119
Dünya kutsaldır Havzhiva. Kainat kutsaldır. Bu hiç bir zaman vazgeçmek zorunda kalmadığım bir bilgi. Bütün öğrendiklerim, orada, burada öğrendiklerim sadece bu bilgiyi arttırdı. Kutsal olmayan hiç bir şey yok.
İstersen yerel kutsallığı, istersen büyüğünü seçersin. Sonuçta hepsi birdir. Ama insanın yaşadığı yaşamda değil. 'Bir seçim hakkı olduğunu bilmek o seçimi yapmaktır: Değişmek veya kalmak: Nehir ve kaya.'Hlaklar kayalardır. Tarihçiler nehir.
Bir süre sonra oğlan,'Kayalar nehrin yatağıdır,' dedi.
Kadın güldü.....'O yüzden eve geldim,' dedi kadın. 'Dinlenmek için.'
'Ama sen varlık değiştirdin. Yine ayrılacaksın.'
'Evet' dedi kadın kararlılıkla. 'İnsan birden fazla varlığa sahip olabilir. Orada yapamma gereken işler var.' s: 117
Soy, burada önemli. Orada önemli değil. Burada anlamı var ve burada işe yarıyor. Kainatta başka hiçbir yerde bir anlamı yok ve işe yaramıyor.
İki türlü bilgi vardır, yerel ve evrensel. İki türlü zaman vardır, yerel ve tarihsel. s:116
Ursula k. Le Guin, Bağışlamanın Dört Yolu, Halktan bir Adam
Etiketler:
Bilgi(Knowledge,
Evrensel/Global,
Tarih/History,
Ursula Le Guin,
Yerel/Local
7 Eyl 2020
Senin sevdiğin herkesin sevdiği olunca
İismleri dağa taşa yazılınca soğurdum ben.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)