29 Haz 2011

“Dil sayesinde, çevremizi kuşatan sayısız duyumun, önyargının, korkuların, oluşturduğu kılıftan kendimizi kurtarırız. Adlandırarak, sınıflandırarak, seçim yaparak. Dil, bir şeyi, bir duygulanımı düşünmek ya da tasarlamak için onu deneyimleme, yeniden deneyimleme ya da taklit etme zorunluluğundan bizi kurtararak, bizi duyusal dünyanın dışına çıkarır. Deneyime kısa devre yaptırmak söz konusudur, kavramlar da böyle ortaya çıkmaktadır. Aklın soyutlamayı gerektirdiğine ilişkin önyargı da buradan kaynaklanmaktadır.” (1) (Portzamparc, C., Sollers, P., Görmek ve Yazmak,s:35)

Hiç yorum yok: