31 Mar 2008

Stuanist international _Constant Nieuwenhuys

http://members.chello.nl/j.seegers1/situationist/constant.html

http://members.chello.nl/j.seegers1/situationist/journals.html
http://library.nothingness.org/articles/SI/

ruj lekesi kitabında greil marcus situasyonist felsefeyi dadadan alır punka bağlar


gösteri toplumu, guy debord'un modern toplum eleştirilerinden oluşan aforizmalarla örülü kitabının ismi. debord'un kavramsallaştırması sonrasında gösteri toplumu toplumbilimcilerin vazgeçemedeği, kolay kolay da vazgeçemeyecekleri bir bakış sunmuştur. aşağıda debord'un kitabından alıntıladığım önemli aforizmaları bulunuyor...

1-modern üretim koşullarının hakim olduğu toplumları tüm yaşamı devasa bir gösteri birikimi olarak görünür. dolaysızca yaşanmış herşey yerini bir temsile bırakarak uzaklaşmıştır.

9- gerçek anlamda altüst edilmiş dünyada doğru, bir yanlışlık anıdır.

12- gösteri, kendini tartışılmaz ve erişilmez devasa bir olumluluk olarak sunar. görünen şey iyidir, iyi olan şey görünür der başka bir şey demez. ilkesel olarak talep ettiği tutum bu eilgen kabulleniştir;ve ortaya çıkşına karşılık verenin olmaması ve görünüş üzeründeki tekeli ile aslında zaten bunu elde etmiştir.

13- gösterinin temelden totolojik karakteri, araçlarının aynı zamanda da amaç olması gibi basit bir olgudan kaynaklanır. o, modern edilgenlik imparatorluğunun asla batmayan güneşidir. dünyanın tüm yüzeyini örter ve ihtişamını sonsuza dek korur.

14- modern endüstriye dayanan toplum, raslantısal ya da yüzeysel olarak gösterisel değil, temelde gösteri yanlısıdır. hakim iktisadın imajı olan gösteride amaç hiçbir şey, gelişme ise herşeydir. gösteri, kendinden başka hiçbir şeye varmak istemez.

15- gösteri, günümüzde üretilen nesnelerin kaçınılmaz süsü, sistemin rasyonelliğinin genel açıklaması olarak ve sayıları giderek artan imaj-nesneleri doğrudan doğruya biçimlendiren ileri bir iktisadi sektör olarak güncel toplumun esas üretimidir.

16- iktisadın yaşayan insanları bütünüyle boyun eğdirmesi ölçüsünde, gösteri de onları kendine tabi kılar. gösteri, bizzat kendisi için gelişen iktisattan başka bir şey değildir. o, şeylerin üretiminin sadık yansıması ve üreticilerin aslına bağlı olmayan nesneleştirilmesidir.

18-gerçek dünyanın basit imajlara dönüştüğü yerde, basit imajlar gerçek varlıklar ve hipnotik bir davranışın etkili motivasyonları haline gelir.artık doğrudan doğruya algılanamayan dünyayı uzmanlaşmış farklı dolayımlarla gösterme eğilimi olarak gösteri, görmeyi doğal olarak insanın ayrıcalıklı duyusu -ki eski dönemlerde bu ayrıcalık dokunma duyusunundu- kabul eder; en soyut ve en aldanabilir duyu olan görme güncel toplumun genelleştirilmiş soyutlamasına denk düşer. fakat gösteri, sadece bakışla özdeşleştirilemez; bakış, duymayla birlikte olsa bile. gösteri, insanların etkinliklerine tabi olmayan, insanların yapıp ettikleri tarafından yeniden ele alınamayn ve düzeltilemeyen şeydir. o, diyaloğun karşıtıdır. bağımsız temsilin olduğu yerde gösteri kendini yeniden yaratır.

24- gösteri, mevcut düzenin kendisi hakkında verdiği kesintisiz söylev, onun övgü dolu monoloğudur. yaşam koşullarının totaliter yönetimi döneminde iktidarın kendi portresidir. gösteri ilişkilerindeki fetişist katıksız nesnellik görünüşü, bu ilişkinin insanlar ve sınıflar arasındaki ilişki olma özelliğini gizler: sanki ikinci bir doğa kaçınılmaz yasalarıyla çevremize hükmediyormuş gibidir. ama gösteri, doğal bir gelişme olarak düşünülen teknik gelişmenin zorunlu bir ürünü değildir. tam tersine, gösteri toplumu kendi teknik içeriğini seçen biçimdir. en ezici yüzeysel tezahürleri olan kitle iletişim araçlarının sınırlı görünümü altında ele alınan gösteri, basit bir aletler toplamı olarak toplumu istila ediyormuş gibi görünse bile bu aletler aslında hiç de yansız değildir, aksine gösterinin bütüncül özdevinimine elverişli olan araçlardır. eğer böyle tekniklerin geliştiği çağın toplumsal ihtiyaçları sadece bu teknikler dolayımıyla tatmin edilebiliyorsa, eğer bu toplumun yönetimi ve insanlar arasındaki bütün bağlantılar artık sadece bu anlık iletişim gücünün aracılığıyla uygulanabiliyorsa bunun nedeni bu iletişimin temelde tek yanlı olmasıdır; bu iletişimin yoğunlaşması, belirlenmiş bu yönetimin sürmesini sağlayan araçların var olan sistemin yönetiminin elinde toplanmasına denk düşer. gösterinin genelleşmiş bölünmesi modern devletten, yani toplumsal işbölümünün ürünü ve sınıf tahakkümünün organı olan toplumdaki genel bölünme biçiminden ayrı değildir.

30- izleyicinin (kendi bilinçsiz etkinliğinin sonucu olan) seyredilen nesneye yabancılaşması şöyle ifade edilir: izleyici ne kadar çok seyrederse o kadar az yaşar; kendisini egemen ihtiyaç imajlarında bulmayı ne kadar kabul ederse kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar. gösterinin etkin insan karşısındaki dışsallığı, kendi davranışlarının artık bu insana değil, bu davranışları ona sunan bir başkasına ait olması gerçeğinde ortaya çıkar. işte bu yüzden izleyici hiçbir yerde kendini evinde hissetmez, çünkü gözteri her yerdedir.

31- emekçi kendisini değil, bağımsız bir gücü üretir. bu üretimin başarısı, yani bolluğu, üreticiye mahrumiyet bolluğu olarak geri döner. üreticinin dünyasına ait bütün zaman ve mekan yabancılaşmış ürünlerinin birikimiyle birlikte ona yabancı hale gelir. gösteri bu yeni dünyanın haritasıdır, yani bu dünyanın alanını tamı tamına kaplayan bir haritadır. elimizde tutamadığımız güçler bile bütün kuvvetleriyle kendilerini bize gösterirler.

32- toplumdaki gösteri, somut bir yabancılaşma imalatına tekabül eder. iktisadi yayılma, esas olarak bu özgül endüstriyel üretimin yayılmasıdır. kendisi için hareket eden ekonomiyle birlikte gelişen şey, bu ekonominin başlangıçtaki çekirdeğinde bulunan yabancılaşmadan başka bir şey olamaz.

33- ürettiği şeyden ayrılmış olan insan, kendi dünyasının bütün ayrıntılarını giderek daha güçlü bir şekilde bizzat üretir ve böylece kendini dünyasından giderek daha fazla ayrılmış hisseder. yaşamı kendi ürünü olduğu ölçüde yaşamından ayrı düşmektedir.

34- gösteri, öyle bir birikim aşamasındaki sermayedir ki imaj haline gelir.

----yaşamın her bir görünümünden kopmuş olan imajlar, bu yaşamın birliğini yeniden kurmanın artık mümkün olmadığı ortak bir akışta kaynaşırlar. kısmi olarak gözönünde bulundurulan gerçeklik, ayrı bir sahte-dünya olarak, salt seyrin nesnesi olarak, kendi genel birliğinde sergilenir. dünyasal imajlardaki uzmanlaşma, aldatıcı bir şeyin hakikatle yüz yüze gelmekten kaçındığı özerkleşmiş imaj aleminde kendini tamamlanmış bulur. genel anlamda gösteri,yaşamın somut tersyüz edilişi olarak, canlı olmayanın özerk devinimidir.


sundract: http://www.bopsecrets.org/SI/debord.films/spectacle.htm


nternationale situationniste, sayı: 1, 1958

kurulmuş durum: olaylardan oluşan bir oyunun ve birleştirici bir iklimin ortaklaşa örgütlenmesiyle, bilinçli ve somut kurulmuş bir hayat anı.

durumcu-situasyonist: durum kurma teorisi ya da pratik faaliyeti ile ilgili olan. durum kurmayla uğraşan kişi. situasyonist enterenaoyonalist üyesi.

durumculuk-situasyonizm: yukardakilerin çarpıtılmasıyla türetilmiş, anlamsız bir terim. varolan olguları yorumlayan bir öğreti anlamına gelebilecek bir situasyonizmden sözedilemez. situasyonizm kavramı, açıktır ki, situasyonizme karşı olanlar tarafından uydurulmuştur.

psikocoğrafya: coğrafi evrenin-bilinçli olarak örgütlenmiş olsun ya da olmasın-bireylerin duygu ve davranışlarını üzerindeki özgül etkilerini inceleyen dal.

psikocoğrafik: psikocoğrayaya ilişkin. coğrafi çevrenin duygular üzerindeki dolaysız etkilerini açığa vuran.

psikocoğrafyacı: psikocoğrafik olguları inceleyen ve onlar hakkında bilgi veren.

dolanma-dérive: şehirleşmiş toplumun koşullarıyla bağlantılı bir deneysel davranış tarzı. çeşitli ortamlarda benimsenebilecek bir transit geçiş tekniği. belirli bir sürekli dolanma dönemini anlatmak için kullanılır.

birleştirici şehircilik: deneysel davranışlarla dinamik ilişki içinde olan birleştirici bir iklim yaratmak için, sanat ve tekniklerin birlikte kullanılmasını öngören teori.

çalıp değiştirme-détournement: daha önce kullanılan estetik ögelerin çalınıp değiştirlimesinin kısaltılmış biçimi. geçmişteki ve bugünkü sanat üretiminin, daha üstün bir ortam yaratmak üzere iç içe geçirilmesi. bu anlamda, situasyonist resim ya da müzikten değil, yalnızca bunların situasyonist kullanımından sözedilebilir. daha basit anlamıyla, eski kültürün çalınıp değiştirilmesi, bu alanların yıpranıp önemini kaybetmesini kanıtlayan bir propaganda biçimidir.

kültür: belirli bir tarihsel anda gündelik hayatın muhtemel örgütlenişlerini yansıtan ve bunları önceden biçimlendiren şey. bir topluluğun, ekonomi tarafından nesnel olarak belirlenen hayat üzerinde etkide bulunduğu, estetik, duygu ve törelerden oluşan karmaşık bütün.(bu terimi, yalnızca değerlerin yaratılması perspektifiyle tanımlıyoruz; onların öğretilmesi amacıyla değil)

çözülme: geleneksel kültür biçimlerinin, (daha üstün kültürel yapıları gerektiren ve bunları mümkün kılan) daha daha iyi hükmediş biçimlerinin doğması sonucu kendilerini ortadan kaldırması. 1930 dolaylarında son bulan, eski üstyapıların köklü biçimde yıkıldığı etkin bir çözülme dönemiyle, bunu izleyen ve günümüze kadar süregelen bir tekrarlama dönemi ayırt edilebilir. çözülmeden yeni yapılara geçişte yaşanan gecikme, kapitalizmin devrimci tasfiyesindeki gecikmeyle ilgilidir. ` : çev: n. gürbilek, defter, no:4`

Hiç yorum yok: