10 Eyl 2008

Newtondan kuantuma geçiş, nedensellik

Çağdaş fizik biliminin geçirdiği muazzam evrelerin bilimsel birer devrim olduğunu kabul eden birçok düşünür, bu devrimlerin temeldeki bilgi kuramının ilkelerini değiştirdiği görüşünü reddetmişlerdir. (paradigma değişimi) Bu anlaşmazlığı daha iyi anlamak için, Kuhn'un en çokönem verdiği örneklerden bir tanesini, Newton fiziğinden Einstein fiziğine geçeşi kısaca ele alalım. Klasik fiziğin paradigmasına göre, fizik kuramlarını oluşturan Newtoncu mekanik yasalarının ve simgelerinin kapsadığı genel bir evren çatısı ya da çerçevesi vardı. Bu çatının deneysel ilerleme ile giderek daha fazla belirginleştirileceğine inanılıyordu. Bütün görüngülerin temel madde parçacıklarına indirgenebileceği, bu madde parçacıklarının her an kesin bir yere ve hıza sahip oldukları, bunları kullanarak da gelecekteki durumlarının kesin olarak saptanabileceği, ayrıca her görüngünün bu şekilde basit olarak canlandırılabilmesi için belli zaman değişkenleri bulunduğu düşünülürdü. Doğadaki nedensellik yapısını açıklayan temel birimler bunlardı. Bu genel yapının birçok yerinde değişiklik yapma gereği duyulmasına karşın, yapının temelinin her zaman için geçerli olduğu inancı hakimdi. Böylece, insan zihninin gerçekliği algılamasının koşulları olan uzay, zaman, madde ve nedensellik gibi kavram ve ilkeler, ampirik deney gözlemlerinde elde edilen yasalara ve genellemelere biçim veren kategoriler olarak görülmekteydi.(bkz Philipp Frank, Modern Science and its Philosophy(Çagdaş Bilim ve felsefesi 1949 a dayanara bunları soyler) Kantçı bilgi kuramı bu kategoriler üzerine kurulmuştu ve bunların hiçbir zaman değişmeyeceği, gelecekteki ilerlemelerin de bu çerçeve içinde meydana geleceği düşünlüyordu. Yiminci yüzyılın gelişmeleri olan görelilik kuramı ve kuantum mekaniği bu temeli tamamıyla sarsmış durumdadır. Bu yaklaşımların temelinde, klasik fizik yasalarının atom-altı düzeydeki madde parçacıkları yani elektronlar için geçerli olmadığı, çünkü elektronların belli bir anda hem nerede olduklarının hem de nasıl bir hıza sahip olduklarının saptanamayacağı buluşu yatıyordu.
Bu nedenle, eski görüşe hakim olan fiziksel nedensellik düşüncesinin yerini olasılıkçı, yani matematiksel nedensellik aldı. Üstelik madde parçacıklarının hareketlerini saptamak için kullanılan uzay ve zaman gibi referans koordinatlarının bunları gözlemleyen kişinin içinde yer aldığı daha genel referans çerçevesine göre de değiştiği ortaya çıkmıştı. Söz konusu olan belirsizlik ve görelilik öğeleri mikroskobik dünyada çok daha önemli sonuçlar doğurmakla birlikte, günlük yaşamımızdaki makro düzey için de bir ölçüde geçerli olduğuna göre, fizikte meydana gelen bu ilerlemenin bizi doğadaki nedensellik ilişkilerine, uzayın ve zamanın temel niteliklerine daha çok yaklaştırdığını söyleyebilirmiyiz?Thomas S. Kuhn, Bilimsel devrimlerin yapısı, Çevirmen Nilüfer Kuyaşın sunuşu, syf 19-20)



bilim, nesneleri ve yarattığı soyut kavramları nedensel olarak birbirine bağlayıp tutarlı sonuçlar elde etmeye çalışır.

...ampirist geleneğin çağdaş uzantısı olan pozitivist bilim felsefesine göre, nedensellik ilkesi doğada geçerli midir? sorusu anlamsızdır. Nedensellik, çeşitli araçlarla doğayı irdelediğimiz zaman ortaya çıkan tikel deneyimler arasında kurulan mantıksal, giderek matematiksel ilişkilerdedir. Bu tür biçimsel, simgesel ilişkilere fizik kuramlarının getirdiği değişikliklerin ötesinde kalan bir gerçeklik hakkında felsefi sonuçların çıkması için kullandığımız simge veya kavramların dış dünyada gerçekten var olan ilişkileri/nesneleri temsil temsil ettiklerini kabul etmek ve bunların temel niteliklerine giderek daha fazla yaklaşmanın mümkün olduğunu düşünmek lazımdır. Anı kaydetme nesnelestirme gereği

Hiç yorum yok: