11 Kas 2008

zamansal yırtılma özneyi ortaya çıkarır.

Zamansal yırtılma sadece özneyi ortaya çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda içine düştüğümüz ilişkiler ağı ile kurulan yaratıcı ilişkinin dolayımı olan düşünce sürecinin, eleştirinin, tüm insan imalatının düşünen imalat olmasının olanaklılık koşuludur; zaman düşünceyi kışkırtır, giderek düşünmeye zorlar.

Zamanın niceliksel ve mekânsallaştırılmış, dolayısıyla doğrusal ve türdeş kavranışından radikal bir farklılık gösterir bu kavrayış. İlkinde, zaman sabit, boş ve tarafsız mekân içinde fiziksel bir hareket ve eylem olarak kavramsallaştırılır. Şimdi, sürekli dönüşmekte olduğu geçmiş ile sürekli yerini almakta olan gelecek arasında konumlanır bu modele göre; zaman şimdiden iki yöne doğru doğrusal ve türdeş bir ölçek ile uzanır.

Deleuze’ün Bergson’dan yola çıkarak geliştirdiği ikinci model ise, zamanı doğrusal ve türdeş olmayan, hareket kavramı ile ilişkisi karmaşık bir güç olarak kavrar. (23)

Zaman-(23) Deleuze; Bergsonism ve D.N. Rodowick, Gilles Deleuze’s Time Machine, Duke University Press, Durham & London, 1997, özellikle s.: 122-138.
Mekân içindeki fiziksel hareket olmak yerine, zihinsel bir hareket, anımsama (recollection) olarak tanımlar zamanı Deleuze.

Bergson: “Bu geçiş ne doğrusal, ne de kronolojiktir, çünkü zaman sürekli olarak ikiye yırtılır, bir yandan belirsiz bir gelecek yönüne kayarken öte taraftan mutlak bir geçmiş içinde kaybolur.” (24)

aktaran: D.N. Rodowick, Gilles Deleuze’s Time Machine, Duke University ; s.: 125-6.


Deleuze’e göre bu durum zamanın temel işlemidir; her an geçmekte olan bir şimdiye ve saklanan bir geçmişe bölünür. Bu nedenle her an, bir anlamda çift katmanlıdır —geçmiş (bir zamanlar olduğu) şimdi ile birlikte varolur, kronolojik olmayan bir zaman yığını, virtüel arşiv olarak korunur. Bu yolla zaman aktüel ile virtüel, algı ile hafıza arasındaki kıyaslanamaz, ortak bir ölçüye indirgenemez niteliksel ayrımı oluşturur: Aktüel, geçmişi virtüel bir imgeye dönüşen şimdidir. Şimdi ile birlikte var olan bu virtüel imge, şimdinin bir yandan algı, öte yandan ise anımsama olarak çift katmanlı olmasının nedenidir ve zamansal bir bölünmenin sonucu olarak özne kavramı buradan kaynaklanır. Bir anlamda, özne oluş süreci ben’in sürekli bir öteki oluşu, ötekine akışıdır: Virtüel hafıza (geçmiş), aktüel algıyı (şimdiyi) biçimlendirir, yönlendirir ve seçime zorlarken, eşzamanlı olarak aktüel algı (şimdi) virtüel hafızaya (geçmişe) yazılarak/kaydedilerek onu yeniden-biçimlendirir. (25)

(25) Deleuze; Bergsonism, s.: 40-43.

Her türlü düşünce, eleştiri ve düşünen imalat virtüel ile aktüel, hafıza ile algı arasındaki bu gidiş-geliş sürecinin, eşzamanlılığın içinde, çift katmanın arasındaki küçücük aralıkta/ayrımda ortaya çıkar. Bu aralıkta ortaya çıkan her imalat farklı bir gerçeklik önermesidir, dolayısıyla öteki gerçeklik önermeleri ile karmaşık bir karşılıklı ilişki ağı içinde yer alır. Gerçeklik önermelerinin farklılaşması pozisyonları sabitleşerek aşkınlaşmış öznelerin (superject’lerin) bakış açılarından kaynaklanmaz, bu anlamda öznel bir görecilik değildir söz konusu olan. Aksine, hem özneler hem de nesneler sürekli bir dizi (continuum) oluşturan maddenin kesintisiz akışı içindeki varyasyonlardır. Gerçeklik, varyasyonun gerçekliğidir, dolayısıyla özne ve nesne sabit olmak yerine sürekli hareket eden özne ve nesnedir (subjectile ve objectile). (27)

(27) Gilles Deleuze; The Fold: Leibniz and the Baroque, çev.: Tom Conley, Continuum, London & New York, 2003 (1993). Özellikle; “The Folds in the Soul” başlıklı ikinci bölüm, s.: 14-26. Ayrıca bkz.; Bernard Cache; Earth Moves: The Furnishing of Territories, çev.: Anne Boyman, MIT Press, Cambridge & London, 1995, Subjectile/Objectile başlıklı 8. bölüm (s.: 87-99) ve özellikle Body and Soul başlıklı 10. bölüm (s.: 119-131).




Hiç yorum yok: